E. Füruzan UysalFLAŞ HABER

Vesikalık mı selfie* mi? Füruzan Uysal’ın yazısı.

Vesikalık mı selfie* mi?

    Ülkede gündem o kadar çabuk değişiyor ki yetişemiyoruz. Siyasal gündemden bahsetmiyorum bile, o alan saat saat değişiyor. Andy Warhol, “Herkes bir gün on beş dakikalığına ünlü olacak” derken sanırım şu yaşadığımız günleri, sosyal medyanın gücünü kastediyordu. Şu son bir buçuk yıllık mendebur virüsle daha da iyi gördük sosyal medyanın etki alanının ne kadar geniş olduğunu. Hayatımıza ne kadar hızlı dahil olduğunu. Bizi bir taraftan özgürleştirirken bir taraftan da esirleştirdiğini. Gözümüzü açar açamaz elimize aldığımız akıllı telefonlarla başlıyoruz güne, gazete kokusunu unuttuk. Daha önceleri gençlere özel bir durumken şimdi hepimiz sosyal ağ bağımlısıyız. Corona, kısıtlamalar, yasaklar derken bir şekilde yediden yetmişe herkes için hayata açılan tek pencere haline geldi mavi ekranlar… Dünya orada dönüyor artık. Facebook tarih öncesinde kalmış fosil olarak anılıyor gençler arasında. Youtube, Messenger, Twitter, Skype, Instagram, Telegram, Houseparty, Snapchat benim sayabildiklerim. Reddemiyoruz! Dünya orada döndükçe bir şekilde dahil olmak zorundayız. Yoksa günün insanı olamayız. Yararları ya da zararları derdinde değilim, o çok başka bir konu. Bazen kendi kendime söyleniyorum; ‘dağ başında, kapsama alanı dışında kalmak istiyorum’ diye…

 Bunları neden yazdığıma gelince? Daha bir hafta on gün geçmemiştir; yine sosyal medya üzerinde çok konuşulan ve en ciddi gazetelerin bile yer verdiği bir konu dikkatimi çekmişti. Ben yazana kadar modası geçti bile… Neyse, bazen modayı geriden takip etmek de iyidir, daha çok veri olur elinizde. 

Konuya gelince… Kalben ismindeki müzisyenin kendi hesabında ona yorum yapan takipçisine verdiği cevap çok ses getirmişti -miş’li geçmiş zamana dönüştü bile… Her yerde paylaşıldı, üzerine herkes yazdı, destekler yağdı Kalben’e. Tanımayanlar için kısaca bilgi geçeyim; 1986 doğumlu Kalben. 2014’te evde sadece gitarıyla verdiği konserden yayınlanan ‘Sadece’ videosu kısa zamanda en çok izlenenlerden oldu. Ve arkasından diğer şarkıları, albümleri geldi. 14- 30 yaş arasının en çok dinlediği şarkılar onun şarkıları. Benim gönlümü de İbrahim Tatlıses’in o meşhur ‘Haydi Söyle’ şarkısına yaptığı coverle fethetmiştir. Tavsiyemdir, dinleyin. Sözün kısası kendi yolunda başarıyla ilerleyen, sansasyona bulaşmadan sadece şarkılarıyla konuşulan bir kadın Kalben. Bahsettiğim trend topic olma mevzusu da şöyle – bakar mısınız sosyal medya cümleleriyle derdimizi anlatmaya çalışıyoruz!

    Bir kadın takipçisi, Kalben’ in paylaşımının altına, “Kalben, bir de zayıflasan on numara kadın olacaksın, seni seviyorum” yazmış. Kalben’ in bu takipçisine yazdığı yorum yeri göğü inletti tabiri caizse. Alkışlanacak ve üzerinde uzun uzun düşünülüp tartışılacak bir cevap bence de… Paylaşım rekorları kırmasının sebebi de bu sanırım. “Sevgili ……., senelerdir güzelliği zayıf olmak zannettiren bu baskıya boyun mu eğdin? Sağlıklı ve taş gibi vücudumla ne kadar çekici ve özgür hissettiğimi görmüyor musun? Bu vücut günlerce üst üste konser verebiliyor, bir yılı aşkındır pandemiye karşı duruyor, üretiyor, çalışıyor, seviyor. Ahh …….., ben senden seni hapseden sistem adına özür dilerim. Dilerim koca memelerim, biricik göbeğim, güçlü baldırlarım ve kıllarım, çatlaklarım, selülitlerimle en seksi kadın olarak dolaştığımda emin olur ve sen de bu neşenin, özgürlüğün tadını alabilirsin. Hayat kısa, memeler sarkıyor. Sevgimle…” 

Bu kadar az cümleyle onca çok şeyi anlatan Kalben’i ben de alkışladım. Bu cümlelerde çok önemli noktalar var. Her biri için sayfalarca yazı yazılabilir. Bugünün kadının geldiği yeri ve maalesef ki onay gördüğü yeri o kadar net anlatmış ki… Kendini, bedenini sevmekle başlamış, kendinde değer verdikleriyle, önemli olanın, asıl vurgulanması ve alkışlanması gerekenin ne olduğuyla devam etmiş… Yine, yeniden alkışlıyorum…

    Tevellüt eski olunca geçmişe bakıp gelinen noktayı film gibi izleyebiliyorsunuz. Sosyal medyada kişisel hesaplarda paylaşılanlar, en çok like (beğeni) alan fotoğraflar geldiğimiz yeri o kadar güzel gösteriyor ki… Hele ki biz kadınların… Kendimden biliyorum. Bana göre çok önemli gördüğüm ve paylaşmak istediğim bir konu oluyor, paylaşıyorum, on beş otuz arası beğeni. Ardından bir fotoğraf paylaşıyorum, coşuyor like’ler… Aklım almıyor desem… O çok meşhur dudak büzülerek verilen pozdan paylaşsam durum ne olur Allah bilir?

Benim neslim siyah beyaz vesikalık fotoğrafların nesli… Kırk yılda bir düğün dernekte çekilen fotoğrafımız varsa şanslıydık. Çocukluğumuz siyah beyaz… Foto Esmer’de ya da Foto Sulhi’de özenle hazırlanılıp çekilen fotoğrafların öznesiyiz. Bugünün çok eskisinde kaldık belki… O eski fotoğraflara bakarken zerafetin, özenin izlerini görüyorum. Bugün selfie adı altında paylaşılan fotoğrafları gördüğümdeyse bundan yüz yıl sonra bu fotoğrafları görenler insanlık tarihi adına hangi cümleleri kuracaklar diye merak ediyorum.

Ezcümle…Kendimizi ne ara sadece vücut ve güzellik öznesi olarak görmeye başladık? Kişiliğin, karakterin, eğitimin, kültür ve birikimin bir kadının taşıdığı en güzel broş olduğunu ne zaman unuttuk? Başardıklarımızla, hedeflerimizle değil de marka giysi ve çantaların konu mankeni olarak poz vermeye başladık. Aklımızla, yaratıcılığımızla fark yaratmak yerine fabrika üretim endüstriyel güzeller haline geldik? 

Biz üretmenin, yaratıcı olmanın, değer katmanın insanı güzelleştirdiğini çocuklarımıza öğretmeyi ne vakit unuttuk? 

Hayat kısa gerçekten…

Hayatta kendimize kattıklarımız bizim vesikalığımız, konu mankeni şeklinde verilen pozlarımız değil…

 

*(TDK ) Selfie: Özçekim

Sevgimde kalın, dostçakalın…

Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu