DR. EŞREF ATABEYFLAŞ HABER

İLİÇ ALTIN MADENİ SAHASINDA TOKSİK CIVA, ARSENİK, RADYOAKTİF URANYUM İLE KANSEROJEN ASBEST TEHLİKESİ

İLİÇ ALTIN MADENİ SAHASINDA TOKSİK CIVA, ARSENİK, RADYOAKTİF URANYUM İLE KANSEROJEN ASBEST TEHLİKESİ

DR. EŞREF ATABEY

Jeoloji Yüksek Mühendisi / Tıbbi Jeoloji uzmanı / Yazar

 

Erzincan İliç ilçesi Çöpler mevkindeki altın madeni sahasını Tıbbi Jeolojik yönüyle değerlendirdiğimizde, siyanürle birlikte toksik (zehirli) olan cıva, arsenik, radyoaktif uranyum ile kanserojen asbest tehlikesi olduğunu görebiliriz. Bu tehlikeyle birlikte asit maden drenajı ve ağır metal kirliliği etkisi bir halk sağlığı sorunudur.

 

MİNERALLER

 

Altın cevherleşmesinde ‘’altın’’dan başka Pirit (FeS2), Kalkopirit (CuFeS2), Markazit (FeS2), Arsenopirit (FeAsS), Realgar (AsS), Orpiment (As2S3), Galenit (PbS), Fahlerz (Cu3(Sb, As)S3, Bornit (Cu5FeS4), Limonit (2Fe2O3.2H2O), Pentlandit ((Fe,Ni).9S8), Manyetit (Fe3O4), Götit (FeO3.H2O) mineralleri bulunur. Cevher minerallerinin bileşimindeki Kükürt (sülfür), kurşun ve arsenik dikkati çekmektedir. Ayrıca bakır, demir, antimon ve nikelin yanı sıra kanserojen tremolit (Ca2 Mg5Si8O22(OH)2), aktinolit (Ca2(Mg,Fe2+)5Si8O22(OH)2 ve krizotil (Mg6(OH)8Si4O10 ) asbest mineralleri de bulunur. 

 

ELEMENTLER

 

11 Mart 2021 tarihli Nihai ÇED raporu, sayfa 1885 ve 1886’da;

 Oniki Oksit Zon Cevher Numuneleri İz Element Analiz Sonuçlarına göre Zenginleşme Gösteren Elementlerden Arsenik, Çinko, Volfram, Kobalt, Kurşun, Bakır, Molibden, Kalay, Baryum, Antimon, Tellür ortalama yerkabuğu derişimleri 3  ile 96 kat tespit edilmiştir.

 

Tank liçi işleminde sülfürlü cevherin element içeriğinin belirlenmesi amacıyla 15 numunenin iz element analizlerinin ortalama yer kabuğu derişimleriyle ile karşılaştırılmasında altın ve gümüş zenginleşmesinin yanında antimon, arsenik, teller, selenyum zenginleşmesi gözlenmiştir. 

 

Sülfürlü Zon Cevher Numuneleri İz Element Analiz Sonuçlarının Özetine göre (JBİ≥3 Seviyesinde Zenginleşme Gösteren Elementler Molibden, Cıva, Çinko, Kurşun, Uranyum, Toryum, Çinko, Arsenik, kadmiyum, Antimon, Bakır, Bizmut, Mangan, Indiyum, Kükürt, selenyum, Tellür, Altın, Gümüş, Molibden tespit edilmiştir.

Bu elementler arasında arsenik, kurşun ve cıva toksik, uranyum ve toryum radyoaktif bir elementtir.

 

CIVA ETKİSİ

  1. C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı-MAPEG tarafından, yürürlüğe giriş tarihi 6.11.1986 bitim tarihi 6.11.2026 olan, 40 yıl süreyle geçerli Şirkete ait 847 nolu ruhsatta; İzin verilen maden cinsi olarak Altın+Gümüş+Bakır+Cıva diye geçmektedir.

 

Yani mevcut işletme yapılan ocakta altın, gümüş ve bakırla birlikte CIVA üretimi de söz konusudur. Toksik olan cıva üretimi izni neye göre verilmiş ve ruhsatta cıva adı geçmektedir; bilinmiyor.

 

Cıva, sahada arsenli mineraller, antimon ile olabilir. Suya karışan cıva bakteriler ve mikroorganizmalarca metil cıvaya dönüştürülmekte besin zincirine karışmaktadır. Çevre ve insan sağlığı açısından olumsuz etkileri olan cıva, en tehlikeli ağır metallerden birisidir. Toprak ve suya çökelir ve sonuçta beslenme zincirine girerek canlı hayatına zarar verir.

 

1950 ve 1960’lı yıllarda Japonya’da yaşanan ve metil cıvaya bağlı büyük çaplı zehirlenmelerin yaşandığı, ‘Minamata felaketi’ olarak bilinen olay, cıva ve cıvanın verebileceği zararlar konusunu dünya gündemine taşımıştır. Cıvaya ilişkin ‘’Minamata Sözleşmesi’’, son yıllarda akdedilen küresel çevre korumasına ilişkin tek sözleşmelerden biridir. Ülkemiz 24 Eylül 2014 tarihinde Sözleşmeyi imzalamış ve Cumhurbaşkanlığı’nın 12 Ağustos 2022 tarihli ve 5960 sayılı Kararı ile karar verilmiştir. Minamata Sözleşmesi Sekretaryası tarafından Ülkemizin söz konusu Sözleşmeye 4 Ekim 2022 tarihi ile resmen taraf olduğu duyurulmuştur.

 

Minamata Sözleşmesi, cıva kullanılan, salınan ya da yayılan ürünler, PROSESLER ve endüstriler ve bunların cıva içeren atıkları için bazı kontrol ve azaltım tedbirleri içermektedir. Sözleşme kapsamında, ülkelerin bazı cıva içeren ürünlerin ÜRETİM, ithalat ve ihracatını yasaklamaları ve bunlara ilişkin atıklarını etkin bir şekilde bertaraf etmeleri gerekiyor.

 

’Tehlikeli Maddelerin Su ve Çevresinde Neden Olduğu Kirliliğin Kontrolü Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik’’ Ek-1-Çok Tehlikeli Maddeler Listesinde Cıva (Hg) ve Kadmiyum (Cd) sayılmıştır.

 

ARSENİK ETKİSİ

 

İliç altın madeni işletme sırasında cevherli kayaçlar yerinden sökülerek kırılıp, küçük tane boyutlarına indirgenmekte, daha sonra siyanür başta olmak üzere bir takım kimyasallarla altını alma prosesi uygulanmaktadır. Pasa denen kırıntılar ve tozlar, yağacak bir yağmurda yüzeyleri yıkanarak asit maden drenajına dönüşebilmektedir. Maden alanlarındaki sülfürce zengin minerallerin bozunması sonucunda yer altı sularında oksitlenme, yüksek sülfat derişimi, asidik ortam, iz elementlerden nikel, kurşun, çinko, bakır, ARSENİK ve kadmiyum artışı olabilir.

 

Sahada tespit edilen Jarosit %34-1000 mg/kg, Pirit %100-77.000 mg/kg, Markazit %20-126.000 mg/kg, Galen %5-10.000 mg/kg, Kalkopirit %10-5.000 mg/kg, Magnetit’te %2.7-4.1 mg/kg, Kuvars’ta ise %0.4-1.3 mg/kg arası ARSENİK derişimleri olabilmektedir.

 

Arsenik, hem yükseltgen hem de indirgen koşullardaki ve doğal sularda pH 6,5–8,5 tipik olarak bulunan görece hareketli bir elementtir.

Yer altı suyunda derişimi artar. İçme sularında litrede 10 mikrogramı geçmemesi gerekiyor. Arsenik toksik bir element olup, uzun süre litrede 10 mikrogramın üzerinde su içildiğinde; akciğer, mesane, deri, böbrek ve karaciğer kanserleri, egzema, folliküler dermatit, ülserler ve saç dökülmesi, keratozis, hiper/hipopigmentasyon olabilmektedir.

 

TORYUM ETKİSİ

 

İnsanlar her zaman maruz olacaktır, çünkü yeryüzünde tüm insanlar yiyecekler yoluyla ya da içme suyu ve hava ile toryumu soğurup tutarlar, hava yoluyla alımı genellikle göz ardı edilir. İliç’te yaşayanlar altın madeni liç, pasa ve atıklardan, tozlardan toryuma maruz kalabilir. Uzun süre solunduğunda akciğer hastalıkları ve akciğer ve pankreas kanserlerine maruz kalınabilir. Toryum genetik materyali değiştirme yeteneği vardır. İnsanlarda toryum X-ışınları nedeniyle karaciğer hastalığı gelişebilir. Toryum kemiklerde birikebilir ve yıllar sonra kemik kanserine yol açabilir. Nefes yoluyla büyük miktarda alım öldürücü olabilir. İnsanlarda sık sık metal zehirlenmesi olabilir

 

URANYUM ETKİSİ

 

Uranyum radyoaktif bir elementtir. Işıma yoluyla insan sağlığına olumsuz etki eder. Sonuçta kansere yol açar. İnsanlar gıda, hava, toprak ve su, doğal olarak tüm bu bileşenlerden her zaman belirli bir miktar uranyum alabilir. İliç’te yaşayanlar uranyumdan etkilenmeleri maden liç, pasa ve atıklardan, uranyumca kirlenmiş topraklarda yetiştirilen bitkiler, su içme yoluyla olabilir.

 

ASBEST TEHLİKESİ

 

İliç madeni ruhsat alanı içinde kalan İliç’in güneydoğu bölümü, Yakuplu köyü civarında lif uzunlukları 1-20 mm arasında değişen KRİZOTİL ASBEST damarları vardır. 

Yine şu an üretim yapılan sahada, plütonik kayaç-mermer sınırında TREMOLİT VE AKTİNOLİT ASBEST mineralleri tespit edilmiştir.

Asbest Dünya Sağlık Örgütünce Kanserojen 1A sınıfındadır. Tozlarının solunması durumunda belli süre sonra akciğer zarı kanseri (mezotelyoma), asbestosiz, plevral plak kanserlerine yol açar.

 

Asbestin çıkarılması, taşınması, ticareti, kullanımı 2013 yılında tamamen yasaklanmıştır. Asbest için Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı 10337 Sayılı genelgesi ve 2013 yılında yayımlanan ‘’Asbestli Çalışmalarda Sağlık ve Güvenlik Önlemleri hakkında Yönetmelik’’ gereğince ÇED kapsamında, Tıbbi Jeolojik rapor bir bölüm olarak yer almalıdır.

 

 SİLİKOZİS RİSKİ

 

Sahadaki cevherli kayaçlar içinde kuvars ve kristobalit mineralleri de vardır. Bu kayaçlar altını elde etmek için çok ince toz şeker tane boyutuna getirilmektedir. Bu haliyle havaya silis tozu da yayılır. Bu silis tozu çalışanlarda ve yakındaki İliç halkında bir çeşit pnömokonyoz türü olan akciğerlerde SİLİKOZİS hastalığına yol açabilir.

Sahada bulunan mangan cevheri tozları yine bir çeşit pnömokonyoz türü olan akciğerlerde MANGANEZOSİZ, demir cevheri tozları ise SİDEROSİZ nedenidir.

 

AĞIR METALLER ETKİSİ

 

Bakır: Bakır elementinin organizmada çok fazla oluşu, arteroskleroza ve katarakta neden olabilir.  Bakır, vücut tarafından zor emilen bir maddedir. Fazla çinko alımında ise bakırın yeterince emilememesine ve dolayısıyla bakır eksikliğine yol açabilir Bitkilerde bakırın fazla oluşu, pigmentlerinin değişimine yol açar.

 

Kurşun: Kurşun, hava, su ve toprak yoluyla, solunum ve besinlere karışarak biyolojik sistemlere giren son derece zehirleyici özelliklere sahip bir metaldir. Kurşunun kronik zehirleyicilik özelliği dolayısıyla, sulardaki en fazla kurşun derişimi 50 μg/l’den 10 μg/l’ye indirilmiştir.  Fazlası olursa guatr hastalığına yol açar. Kurşun, yer altı suyu ve toprakta sınırın üstünde bir (toprakta 70-400 ppm) değerde olursa elma ve kayısı ağaçları kurur.

 

Çinko: Çevresel kirlenme ve ağır metalce zenginleşen topraklar ve dolayısıyla besin yolu ile alınacak çinko fazlalığı da oldukça tehlikeli olup, damar rahatsızlıkları ve iştahsızlığa sebebiyet verebilir. 

 

Gümüş: Eğer gümüş metali derinin altına inerse, burada pigmenli dövme şeklinde sulu gümüş eriyiği vücutta birikim yapabilir. Yıllar sonra konjonktivit, deride, tırnak yatağında pigmentli lezyonlar yapar. Gümüş elementine maruz kalan kişilerde yüz, boyun ve kasık bölgelerde cildin mavi renk alması şeklinde gözlemlenen Argyria denilen bir hastalık ortaya çıkmaktadır.

 

Molibden: Molibden toksisitesi >100 mg/kg vücut ağırlığı dozlarında oluşur. Fazlalığında ishal, anemi, kanda yüksek ürik asite neden olur.  

 

Antimon: Canlı bünyesine soluma, (antimon bileşikleri içeren hava-toz) besin, içme, deri teması ile geçer. Antimon zehirlenmesinin akut etkileri, bu mineralin tozunu veya dumanını soluyanlarda görülür. Gözlerde kızarma, öksürük, bulantı, kusma, karın ağrısı ve ishale sebep olur. Son derece zehirli olan antimon 0,5 mg/m3 derişimi aşarsa insanlar için öldürücü etkiye sahiptir. 

 

Bizmut: Bizmut vücuda solunum, deri ve yeme yoluyla girer. Tozları solunduğunda, solunum yollarında tahrişe neden olur. Nefes kokusu, ağızda metalik tat ve diş eti iltihabı olabilir. 

 

Kobalt: Kobalt elementinin yüksek olmasının endemik guatr nedeni olduğu, normal olduğu bölgelerde ise guatr hastalığının görülmediği belirtilmektedir. Suda çözünür kobalt bileşikleri ağız yolu ile alındığında %75’ i tekrar atılırken geriye kalan kobalt kan, karaciğer, akciğer, böbrek, testisler ve bağırsaklarda toplanır.

 

Mangan: Manganın sınır değerinin aşılması durumunda Alzaimer hastalığına yol açtığı belirtilmektedir. Apati, davranış kusura yol açar. 

 

Yukarıda sayılan ağır metaller Sabırlı Deresi ve üretimin yapıldığı alandaki hidrolojik sistemle Karasu Nehri’ne ulaşabilir. Sudaki canlı popülasyonu başta balıklar olmak üzere olumsuz etkileyebilir.

 

ASİT MADEN DRENAJI ETKİSİ

 

Yüzeyi büyütülmüş, içerisinde işletilemeyecek kadar düşük, ancak sağlık için hala zararlı oranda metalleri taşıyan pasa denen kırıntılar ve tozlar, yağacak bir yağmurda yüzeyleri yıkanarak asit maden drenajına dönüşebilmektedir. Maden alanlarındaki sülfürce zengin minerallerin bozunması sonucunda yer altı sularında oksitlenme, yüksek sülfat derişimi, asidik ortam, iz elementlerden nikel, kurşun, çinko, bakır, arsenik ve kadmiyum artışı olabilir. Ağır metalce zenginleşmiş asidik su, ASİT MADEN DRENAJI olayı gelişir.  

Altın cevheri elde etmek için proseste uygulanan siyanür de ağır metalleri hareketli hale getirir. 

İliç altın madeni pasa ve atıklarda en önemli mineral pirit, markazit ve kalkopirittir. 

 

Bu elementler bileşimindeki pirit havanın oksijeni ve nem ile (suyla) ile kimyasal tepkimeye girerek

2FeS2+7O2+2H2O—–2H2SO4+ 2FeSO4 

Pirit +Oksijen+Su—–Sülfürik asit + Jarosit (demir sülfat) 

şeklinde sonuçta asidik bir su ile kırmızı renkli bir çökel olur.

 

Bu asidik suyun oluşumu ve olumsuz etkisine Balıkesir Balya kurşun, Elazığ Maden ile Kastamonu Küre bakır, İzmir Beydağ Halıköy cıva, İzmir Ödemiş Emirler antimon pasaları örnek verebiliriz.

25 Eylül 1926 tarihinde faaliyete geçen ‘’Bir kanaryanın 3 gün yaşayamadığı’’ maden sahası diye anılan Balıkesir Balya kurşun madeninin kapanmasından yıllar geçmesine karşın, hala çevreyi kirletmeye devam ediyor olması örneği önümüzde duruyorken günümüzde İliç’te böyle bir maden felaketinin yaşanıyor olması, bilimsel ve teknik kriterlere önem verilmediği, kontrol ve denetimlerin tam yapılmadığı, iş güvenliği ve sağlığına önem verilmediği anlamına geliyor.

 

İLİÇ ÇÖPLER ÇÖKEN SİYANÜRLÜ LİÇ ATIĞININ OLASI ZARARLARI

 

İliç Çöpler altın madeninde gerçekleşen Liç atığının Sabırlı Deresine kaymasıyla olası siyanürle 

bulaşık atığın zararları hava, su ve toprak yoluyla olacaktır. 

Ortamın asiditesi (pH) 9 civarında iken hidrojen siyanür ve siyanür iyonu derişimi eşittir. Ortamın pH’ı azalırken buna paralel olarak siyanür iyonu derişimi azalmakta, pH 7’nin altına düştüğünde ortamda sadece hidrojen siyanür görülmektedir. Buna karşın pH yükselirken de hidrojen siyanür varlığında azalma izlenmekte, pH 11’in üzerinde ise ortamda hidrojen siyanür yok gibidir.

 

1- Asidik ortamda Hidrojen Siyanürün anında havaya karışması ve bunun solunmasıyla zararı olabilir. Ortam pH’ı 8 ya da 7’ye düştüğünde hidrojen siyanür formu buharlaşır ve havaya karışır. Bu insanlar için sağlık riski oluşturur. 

 

2- Siyanür içeren atık suların dere sularına, drenaj ağı vasıtasıyla hemen yanındaki Karasu Nehri’ne karışması sonucu siyanür, su içinde ‘’siyanojen klorür’’ gazına dönüşebilir. Suda oldukça yüksek oranda çözünen siyanojen klorür gazı çok zehirlidir. Siyanojen klorür gazı sucul hayvanlara, balıkların toplu ölümlerine neden olur. 

 

3- Sızıntı siyanür bileşikleri ağır metalleri, yani kadmiyum, arsenik, kurşun, cıva, antimon ve çinko gibi elementleri hareketli hale getirmiş olabilir. Bu ağır metaller toprakta hareketsiz iken, bitki kökleri tarafından alınamayan; ancak siyanür sızıntısıyla hareketli hale geçerek, bitki kökleri tarafından alınarak bitkinin bünyesine geçmiş olabilir. Siyanür, yüksek derişimlerde toprak mikroorganizmaları için toksiktir (zehirlidir) ve toprak yoluyla yer altı suyuna geçebilir. 

 

Kaynaklar

Eşref Atabey. 2023. Madencilik ve Çevre. 196s. Sarmal Kitabevi. 

Eşref Atabey. 2024. İliç Altın Madeni Çevre Felaketi. https://www.bodrumguncelhaber.com/ilic-altin-madeni-cevre-felaketi/?amp=1

Eşref Atabey. 2021. Elementler ve Sağlık, Sarmal Kitabevi. 491s. 1.Baskı, Mayıs 2021.

Eşref Atabey. 2010. Türkiye’de İnsan Kaynaklı Unsurlar ve Çevresel Etkileri. MTA Yerbilimleri ve Kültür Serisi: 7, 286s. 

Eşref Atabey. 2009. Türkiye’de Asbest, Eriyonit, Kuvars ve Diğer Mineral Tozları ve Etkileri. MTA Yerbilimleri ve Kültür Serisi: 6, 191s. 

Eşref Atabey. 2009. Arsenik ve Etkileri. MTA, Yerbilimleri ve Kültür Serisi: 3, 91s.

Anagold. 847, 49729 Ve 20067313 Ruhsat Nolu Çöpler Kompleks Madeni 2. Kapasite Artışı Ve Flotasyon Tesisi Projesi. Erzincan İli, İliç İlçesi, Çöpler Köyü. Nihai Çed Raporu. Mart 2021.

  1. Canbaz. 2012. Çöpler-(İliç-Erzincan) Altın Yatağında Sıvı Kapanım İncelemeleri. Yüksek Lisans Tezi

Ö. Bozkaya, G. Bozkaya, N. Hanilçi ve S. Güven. 2018. Çöpler (Erzincan, İç-Doğu Anadolu) Porfiri-Epitermal Altın Yatağında Arjilik Alterasyona İlişkin Mineralojik Kanıtlar. Türkiye Jeoloji Bülteni

 

Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu