DR. EŞREF ATABEYFLAŞ HABER

ZEYTİNLİKLERİN MADENCİLİK FAALİYETLERİNE AÇILMASI

ZEYTİNLİKLERİN MADENCİLİK FAALİYETLERİNE AÇILMASI

DR. EŞREF ATABEY

Jeoloji Yüksek Mühendisi /Tıbbi Jeoloji uzmanı

 

24 Temmuz 2025 tarihli ve 32965 sayılı Resmi Gazete’de yayınlan yasanın 11. maddesinde yer alan hükümle, 3213 sayılı Maden Kanunu’nda değişikliğe gidilmiş ve 3573 Sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun’un emredici hükümlerine açıkça aykırı olarak zeytinlikler madencilik faaliyetlerine açılmıştır.

 

Geçmişten günümüze zeytin, insanlar için vazgeçilmez bir ağaç ve yaşam kaynağı olmuştur. Birçok mitolojik anlatıda ve kutsal kitaplarda zeytin ağacından sıkça bahsedilmiştir. İnsanlık tarihi boyunca zeytin, farklı medeniyetlerde, barışın, refahın, bereketin, sağlığın, adaletin, bilgeliğin, erdemin, zaferin, aklın, arınmanın, yeniden doğuşun ve kutsallığın sembolüdür. Anadolu’da dile gelmiş bazı efsanelerde zeytine “ölmez ağaç” ya da “hayat ağacı” derler. Dünya üzerindeki en uzun yaşayan ağaçların başında gelir Sümerler’den beri barışın simgesidir. Günümüzde ise, yedi ülkenin bayrağında ve Birleşmiş Milletler’in ambleminde, barışa ithafen zeytin dalı simgesi yer alır.

 

Zeytinliklerin Madencilik Faaliyetlerine Açılması

 

24 Temmuz 2025 tarihli ve 32965 sayılı henüz yürürlüğe giren yasanın geçici 45. maddesinde “Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte ruhsat sahibi ya da rödövansçı olan gerçek ya da tüzel kişiler tarafından ülkenin elektrik ihtiyacını karşılamak üzere yürütülen madencilik faaliyetlerinin tapuda zeytinlik olarak kayıtlı ya da fiilî olarak üzerinde zeytinlik bulunan bu Kanuna ekli Harita ve Koordinat Listesi sınırları içindeki alanlara denk gelmesi ve faaliyetlerin başka alanlarda yürütülmesinin mümkün olmaması durumunda, madencilik faaliyeti yürütülecek kısımdaki zeytin ağaçlarının maden sahalarının bulunduğu ilçe ve il sınırlarına öncelik vermek suretiyle taşınmasına, sahada madencilik faaliyetleri yürütülmesine ve bu faaliyetlere ilişkin geçici tesisler inşa edilmesine kamu yararı dikkate alınarak Bakanlıkça izin verilebilir.

 

Zeytin ağaçlarının taşınmasından kaynaklanan tüm masraf ve taleplerden madencilik faaliyeti yürütmesi yönünde lehine karar verilen kişi sorumludur.

Zeytin ağaçlarının taşınmasının mümkün olmadığı durumlarda ise ilgili sahada madencilik faaliyetleri yürütülmesine ve bu faaliyetlere ilişkin geçici tesisler inşa edilmesine kamu yararı dikkate alınarak Bakanlıkça izin verilebilmesi için, iznin öncesinde aralarında biyolog ve ziraat mühendisinin de bulunduğu uzman kişilerden alınan görüşler doğrultusunda Bakanlıkça belirlenecek alanda dikim normlarına uygun, faaliyet yürütülecek alan ile eş değer büyüklükte izin verilecek maden sahalarının bulunduğu ilçe ve il sınırlarına öncelik verilmek suretiyle taşınan ve taşınamayan zeytin ağacı sayısının en az iki katı zeytin ağacı ile oluşan zeytin sahası tesis edilmesi zorunludur.

 

Bu madde kapsamında zeytinlik olarak kayıtlı alanlar ya da fiilî olarak üzerinde zeytinlik bulunan alanlarda madencilik faaliyeti yürütülen her yıl için, bu sahaların rehabilitasyon çalışmalarını temin etmek üzere ruhsat sahibinden işletme ruhsat bedeli kadar ayrıca tahsilat yapılır. Bu sahalar madencilik faaliyetlerinin öncesinde sahada bulunan zeytin ağacı sayısı ile aynı sayıda zeytin ağacı dikilerek rehabilite edilir.

Zeytin ağaçlarının taşınması ile zeytin sahası tesis edilmesine ilişkin usul ve esaslar Bakanlıkça belirlenir.” hükmü yer almıştır.

Kanuna göre, eğer bir madencilik faaliyeti, tapuda zeytinlik olarak kayıtlı ya da fiilen zeytin ağaçlarıyla kaplı bir alana denk geliyorsa ve madenciliğin başka bir yerde yapılması mümkün değilse, zeytin ağaçlarının başka bir yere taşınması mümkün olabilecektir.

 

Zeytin Ağacının Taşınması

 

Zeytin ağaçlarının taşınmasının neredeyse imkânsız olduğu, taşınan ağaçların çok büyük bölümünün kuruduğu, özellikle yaşlı zeytin ağaçlarının taşınmasında başarı oranının düşük olduğu ve taşındıktan sonra hayatta kalmaları ve yeniden gelişim gösterebilmeleri için oldukça özenli ve uzun süreli bir bakım sürecinin hayatiliği bilinmektedir. Uygun teknikler ve iklim koşulları sağlansa dahi, sonuç her zaman garanti değildir. Yeni kurulacak zeytinliklerin yıllar içinde ancak mevcut ağaçların yerini alabileceği, dolayısıyla kısa vadede üretim durma noktasına gelecektir (https://surdur.com/blog/zeytin-yasasi-neler-getiriyor?)

 

Bölgedeki zeytinliklere dışarıdan bakanlar ağaçların derin topraklar üzerinde yetişmiş olduğunu sanabilir. Oysa zeytinliklerin büyük çoğunluğu eğimi fazla, sığ topraklı, taşlık, kayalık yerlerdedir. Bazı zeytin ağaçları köklerine zarar vermeden sökülebilse bile taşlık kayalık yapı nedeniyle büyük çoğunluğunun köklerine zarar vermeden sökülmesi olanaklı değildir. İlçe ve il sınırlarında başka yerlere taşınması demek ağaçların uzaklara götürülmesi demektir (Ahmet Demirtaş, 2025).

 

Örneğin, Muğla ili sınırları içinde bulunan Milas ile Seydikemer arası 221 km’dir. Kanuna göre zeytinler, Milas’tan sökülüp Seydikemer’e taşınabilecektir. Bu öngörü akla, bilime ve ekonomi ilkelerine aykırıdır. On binlerce zeytinin sökme, taşıma ve dikim uygulamalarının yazı içeriğinde anlatılan bilimsel ilkelere uygun olarak yapılması, maliyet ve zaman açısından düşünüldüğünde, çıkarılacak kömürden daha pahalıya mal olacaktır. Ayrıca zeytinler taşınmadan önce budanacağı için bunlardan yıllarca ürün alınamayacaktır (Ahmet Demirtaş, 2025). Sökülüp taşınan ağaçların dikileceği yerdeki toprağın yapısı, eğimi, bakısı, yükseltisi zeytin yetişmesine elverişli midir; sorusunu sormak gerekiyor.

 

Büyük ve Anıtsal Nitelikteki Zeytin Ağaçlarının Taşınması

 

Anıt ağaçlar uzun bir yaşam süresine sahip, yaşlılık ve büyüklükleriyle dikkat çeken, kültürel, tarihsel, ekolojik ve estetik açılardan önemli kabul edilen ve bu nedenle özel bir statüye sahip olan ağaçlardır. Bu ağaçlar, doğada yaşayan en yaşlı tarihçiler olarak geçmiş olaylara ışık tutar; kültürel mirası temsil eder ve toplum belleğini canlı tutarlar. Bugüne kadar ülkemizde 3 bin yaşın üzerinde anıt zeytin ağaçları saptanmıştır

(https://kbgap.com.tr/media/j0gb4r4x/zok_rev_zeytin-ag-a-ac-haritas-50×70-16042024-copy.pdf).

 

Büyük ve anıtsal nitelikli zeytin ağaçları için de söküm, taşıma ve dikim yöntemleriyle birlikte bazı önlemlerin alınması da gerekir. Büyük ağaçların gövdesi odak yapılarak 2 m yarıçapında çizilen daire üç eşit parçaya bölünerek hendek açılır ve kök kesimi yapılır. Üç yılda kök kesimi tamamlanır, dördüncü yılda söküm yapılır. Bu ağaçlar çok büyük olduğundan, bunların tek bir araçla taşınması mümkün olmadığından uzun kasası olan TIR ile taşınması gerekir (F. Saatçioğlu, 1970).

 

Şekil 1

 

Ağaçların Taşınmasında Dikkat Edilecek Hususlar

 

Ağaçların Taşınmasında budama, sulama ve gövdenin sarılmasına dikkat edilmelidir.

 

Budama: Ağaçların sökülmesi sırasında varsa derine giden kazık kökü kesilir. Yan köklerinde önemli oranda kayıplar oluşur. Ağacın kökleri ile tepe yapısı belirli bir uyum içindedir. Topraktan su alacak köklerdeki azalma nedeniyle dallara ve yapraklara ulaşacak su miktarı yetersiz kalır ve bu durum ağacın sarsılmasına ve kurumasına yol açabilir. Bu dengesizliği gidermek amacıyla dallardan bazıları dipten kesilir, bazı dalların ise tepesi kesilir. Ağacın tepe yapısına ve söküm sonrasında kalan kök durumuna göre dalların yarısı, üçte ikisi ya da dörtte üçü budanır (kesilir) (F. Saatçioğlu, 1970; A Demirtaş, 2025). Bu oran yerinde yapılan gözleme göre uzman birisi tarafından belirlenir.

 

Sulama: Sökülüp taşınan ve yeni yerine dikilen ağaçların tutması ve gelişebilmesi için ağaçlar sık sık sulanmalıdır. Özellikle sıcak ve kurak yaz mevsiminde sulamanın aksatılmadan yerine getirilmesi gerekir. İlk iki yıl bu açıdan yaşamsal önemdedir.

 

Gövdenin Sarılması: Sökülüp başka bir yere dikilecek olan zeytin ağaçlarının taşınması sırasında zarar görmemesi, dikildiği yerde güneş ışığından etkilenmemesi için gövdesinin boydan boya telis kumaşla ya da karton benzeri kalın bir kağıtla sarılarak kaplanması gerekir. Bu kaplama ağacın su kaybını azaltıcı etki yapar (F. Saatçioğlu, 1970).

Bu kurallara tamamen uyulması düşünülebilir mi?

 

 

ATATÜRK VE ZEYTİNCİLİK

 

”Uygarlığın temelinde ağaç, çiçek ve yeşillik bulunmaktadır. Bunlar olmadan uygarlığın korunması olası değildir. Yeşillikle her şey tamamlanır; gözle görünür bir rahatlama, elle tutulur bir gelişme içine girilir.” Mustafa Kemal Atatürk.

Büyük önder Mustafa Kemal ATATÜRK’ün “Türkiye’nin gerçek sahibi ve efendisi, gerçek üretici olan köylüdür” sözleriyle Atatürk’ün ziraat ve köylümüze verdiği önem herkes tarafından bilinmektedir.

 

Atatürk, Yalova Millet Çiftliği’ni (Yalova Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü) 1929 yılında ziyaret eder. Yörenin tek geçim kaynağı olan zeytinciliktir. Çiftlik yakınında bulunan verimden düşmüş 4.000 ağacın olduğunu görür. Atatürk bu 4000 zeytin ağacının gençleştirilerek örnek bir zeytinlik durumuna getirilmesi talimatını verir. Atatürk’ün bu talimatı üzerine, çiftlikte hızlı bir budama, gübreleme, bakım ve sulama çalışması yapılmaya başlar. Zeytinlikler verimli duruma getirilir. Ve yine Atatürk’ün emirleriyle İtalya’dan Petrini adında bir teknik eleman getirttirilerek Bursa ilçelerindeki zeytinci köylerde kurslar açılır ve zeytin çiftçisi bilinçlendirilir. Atatürk bu çalışmaları bizzat kendisi de takip eder

(https://www.kavlak.com.tr/blog/icerik/ataturk-ve-zeytincilik?).

 

Tarımda ‘’Tedrisatı Islah Kanunu’’ çerçevesinde yurt dışına yetiştirilmek üzere gönderilen personelin büyük çoğunluğu zeytinciliğe ayrılır ve Nizamettin Turgay, Ferruh Barlas, Kadri Akçal ve Adil Aytuna 2 yıl İtalya’ya gönderilirler. Eğitimlerinden sonra Tarım Bakanlığı’na bağlı Mıntıka zeytincilik Mütehassıslığı’nda görevlendirilirler. Bu çalışmalar kapsamında yetiştirilen genç ziraatçılar “Zeytin bakım fen memuru” görevlisi olarak köylere atanırlar.

Zeytin bakım fen memurları zeytin çiftçilerini 15 günlük kurslar içinde eğitirler. Kurslarda başarılı olup mezun olan zeytin çiftçilerine “usta”, ikinci kez kursa katılarak mezun olan zeytin çiftçilerine ise “çırak” olarak ehliyetnameleri verilir. Bu tarım projesi sayesinde binlerce zeytin çiftçisi eğitilmiş olur. İleri yıllarda önceden eğitim olan zeytin çiftçileri tekrar tekrar eğitimden geçirilerek başarılı olup olmadıkları sürekli takip edilir (https://www.kavlak.com.tr/blog/icerik/ataturk-ve-zeytincilik?, Nadir Yurtoğlu. 2021).

 

Bu sabır ve ihtimam gerektiren zorlu bir mücadele olmuştur. Çiftçiyi eğitmek, düzen ve nizam kurmak zordur. Kanunları yürütmek zor olmuştur. İlk zamanlar köylüler ağaçlarını budatmak istememişlerdir ve zeytinliklere jandarma eşliğinde girilmiş ve ağaçlar budanmıştır. İleriki zamanlarda budamanın faydasını gören köylüler de bu kez ‘’zeytin bakım fen memurlarının ilk önce benim bahçeme girsin’’ kavgaları çıkmıştır.

 

1937 yılında İzmir Bornova da “Zeytincilik istasyonu” kurulmuştur. Bu kurum halen günümüze dek Zeytincilik Araştırma Enstitüsü olarak hizmet vermektedir.

 

Atatürk’ün son yılında, 1939 yılında Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bir ilk gerçekleşmiş ve bir ürün için, ekonomik olarak zeytinin değer kazanması ve Türk zeytin çiftçisinin kalkınması adına “3573 Sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Yasa” çıkarılmıştır.

Çıkarılan bu kanun uyarınca;

Orman sınırları dışında bulunan ve Devletin hüküm ve tasarrufunda olan yabanî zeytinlik, Antep fıstığı ve harnupluklar ve her nevi sakız nevileri ile orman sınırları dışında olup da zeytin yetiştirmeye elverişli fundalık ve makilikler Tarım ve Köyişleri Bakanlığınca tespit edilip haritalandırılır. Bu araziler 25 dönümlük parseller halinde parsellenir ve duyurusu yapılır.

Nadir Yurtoğlu. 2021).

 

Bu alanlarda yabanî zeytin, fıstıklık ve harnupluk ile sakız nevileri olan menengiç, buttum, yabanî sakız, Filistin sakızı ağaçlarını aşılayıp yetiştirmek isteyen köylüler dilekçe ile arazinin bulunduğu en büyük mülkî amire başvururlar. Başvuru yapan köylülere devletçe maliyet bedeli üzerinden zeytin fidanı sağlanır. Fidan dikecek olan köylüler zeytin yetiştirmeye elverişli fundalık ve makilik alanlarda gerekli temizlemeyi yapıp zeytin dikim alanları meydana getirirler (https://www.kavlak.com.tr/blog/icerik/ataturk-ve-zeytincilik?).

 

Beş yıl süre ile taşınmazın gayesine uygun olarak kullanıldığı Tarım ve Köyişleri Bakanlığınca tespit edilenlere mahallin en büyük mülkî amiri tarafından tapuları devredilir. Bu yolla verilen taşınmazlar hiçbir şekilde veriliş amacı dışında kullanılamayacağı, bu taşınmazların miras dahil hiç bîr şekilde bölünemeyeceği, veriliş tarihindeki yüzölçümü hiçbir şekilde değiştirilemeyeceği teminat alına alınır.

 

Dekar başına on beş ağaçtan fazla ve on ağaçtan aşağı olmamak üzere yabanî zeytinlikleri aşılı bir hale getirmeyi tahaahüt eden köylülere Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası’nca, mevzuatı dairesinde ağaç başına kredi verilir. Beş yüz ağaçtan aşağı olmamak üzere yabanî zeytin aşılayanlara ya da aşılı zeytinlerinin bakım işlerini en iyi yapanlara Tarım ve Köyişleri Bakanlığınca takdir edilecek miktarda naktî mükâfat verilir (https://www.kavlak.com.tr/blog/icerik/ataturk-ve-zeytincilik?).

 

Atatürk’ün tarıma ve tarım yapana verdiği önemin ispatı Atatürk’ün Türk köylüsünün çağa ayak uydurarak makineli tarıma geçmesini çok istemesiydi. Bu zeytin fidanı dikim programı, milyonlarca zeytin ağacı ile dünyanın en büyük zeytin ve zeytinyağı üreten ülkeleri arasına girmemizi, dünya zeytin zeytinyağı borsasında yer almamızı sağlamıştır

 

Zeytin Kanunu

 

1939’da çıkarılan 3573 sayılı “Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun”, Türkiye’nin tarım politikaları içinde çok özel bir yere sahiptir. Bu yasanın amacı, yalnızca zeytin üretimini artırmak değil, aynı zamanda zeytinlik alanları korumak, tarımsal verimliliği teşvik etmek ve zeytin üzerinden kırsal kalkınmayı desteklemektir.

 

1930’ların sonlarında Türkiye hâlâ tarım ağırlıklı bir ekonomiye sahipti. Zeytinlikler ise Ege, Marmara ve Akdeniz gibi bölgelerde halkın en önemli geçim kaynağıydı. Ancak o dönemde zeytinliklerin çoğu ya bakımsızdı ya da yabaniydi. Ayrıca zeytinlik alanlar yapılaşma, sanayi ya da ihmalkârlık nedeniyle tehdit altındaydı.

 

Devletin bu koşulları görerek çıkardığı yasanın temel amaçları şunlardı:

-Zeytinlikleri korumak ve daralmasını önlemek

-Yaban ağaçları aşılatılarak üretimi artırmak

-Zeytinlik sahalara sanayi tesisi, fabrika, yol gibi zeytin üretimini bozacak şeylerin yapılmasını engellemek

-Böylece hem tarımı hem de kırsal ekonomiyi güçlendirmek

 

Bu yasa sayesinde, zeytinliklerin etrafında 3 kilometreye kadar toz-duman çıkaran tesislerin kurulması yasaklandı. Aynı zamanda zeytinliklerin izinsiz sökülmesi ya da taşınması da suç sayıldı. Kısacası bu yasa, zeytinciliği sadece korumaya değil, aynı zamanda geleceğe taşımaya yönelikti (https://surdur.com/blog/zeytin-yasasi-neler-getiriyor?)

 

Etkileri

 

Biyoçeşitlilik: Zeytinlikler, aynı zamanda birçok canlı türü için yaşam alanı. Bu alanların tahrip edilmesi, ekosistemlerin bozulmasına yol açar.

 

İklim Direnci: Ağaçlar, karbon tutma kapasiteleri ile iklim değişikliğiyle mücadelede önemli bir rol oynar. Ağaçların yok olması doğrudan iklim direncini düşürür.

 

Gıda Güvencesi: Türkiye’nin zeytin üretim kapasitesinin azalması, gıda fiyatlarını artırır, ihracat gelirlerini düşürür.

 

Kültürel Miras: Zeytinlikler, Anadolu’nun en köklü tarım kültürlerinden birini temsil ediyor. Bu kültürün yok olması, geçmişle bağlarımızın kopması anlamına gelir.

 

İklim Yasası ne diyor? “Karbon yutak alanlarını korumak gerekir”

 

Zeytincilik yasası ne diyor? “Zeytinlikler yok edilemez, 3 km yakınına toz çıkaran tesis yapılamaz.”

 

Uygulama ne yapıyor? “Kömür üretimi için zeytinlikler kesiliyor, termik santrallere fosil yakıt olan kömür sağlanıyor”

 

Yani bir yandan “iklim değişikliğiyle mücadele” denilerek bu yönde yasa çıkartılırken, diğer yandan iklim değişikliği nedenlerinden olan karbonu yutan zeytinlikler; maden ve enerji bahane edilerek birkaç şirketin kar’ı ve çıkarı uğruna, kamu yararına olmayan şekilde yasa çıkartılarak heba edilmektedir.

 

Şekil 2- Zeytin mi; kömür mü?

 

 

Zeytinliklerin Önemi

Karbon yutar, iklim değişikliğini yavaşlatır.

Toprağı ve suyu korur.

Kırsal geçim kaynağıdır.

Biyoçeşitlilik açısından zengindir (N. Yıldız, 2025).

 

Kaynaklar

 

Ahmet Demirtaş.2025. Ağaç/Ağaçlar Başka Bir Yere Taşınabilir Mi? Kırsal Çevre Ve Ormancılık Sorunları Araştırma Derneği

Eşref Atabey. 2024.Mermer ve Taş ocaklarının çevreye etkileri. Sarmal Kitabevi. ISBN: 978-625-6885-05-9. 136s.İstanbul.

Eşref Atabey. 2023a. Madencilik ve Çevre. 196s. Sarmal Kitabevi. ISBN: 9786256885042. İstanbul.

Eşref Atabey. 2023b. Yenilenebilir Enerji Kaynakları ve Çevre. 154s. Sarmal Kitabevi. ISBN: 978-625-6885-04-2. İstanbul.

https://kbgap.com.tr/media/j0gb4r4x/zok_rev_zeytin-ag-a-ac-haritas-50×70-16042024-copy.pdf

https://www.kavlak.com.tr/blog/icerik/ataturk-ve-zeytincilik?

M. Doğan Kantarcı, 2015; Açık taş ocağı işletmesinin çevreye etkileri ve sürdürülebilirliği. 7. Ulusal Kırmataş Semp. 5-6.3.2015. Bildiriler kitabı ISBN: 978-605 01 0691-6 (129- 138). (Edit.: O. Arıoğlu, N. Tokgöz).

Nadir Yurtoğlu. 2021. Atatürk Döneminde Türkiye’de Zeytin ve Zeytinyağı Politikası (1923-1938) https://www.historystudies.net/dergi/ataturk-doneminde-turkiyede-zeytin-ve-zeytinyagi-politikasi-1923-19382021126a99d7b.pdf.

Saatçioğlu, F., Sun’i Orman Gençleştirmesi ve Ağaçlandırma Tekniği, İ. Ü. Orman Fakültesi

Yayınları, Yayın No: 152, İstanbul

Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu