UNUTMA BENİ…ALİ DİZDAR YAZDI

Yaz yaklaşıyor, bu yılki yağmur rekoltemiz düşük, sıcak günler gelip çatınca kuraklıkla baş başa kalacağız. Hemen su sorunları ve alınması gereken önlemler ışığında en meşhur artistlerimize sosyal sorumluluk yayınları yaptıracaklar. Daha öncekiler gibi.
İmdat suyumuz bitiyor, dişini fırçalarken çeşmeyi açık bırakma, duştan çabuk çık, meyveyi, sebzeyi akan suda yıkama, damlatan musluğu onar, bulaşığı elde yıkama, çamaşır ve bulaşık makinesi tıka basa dolmadan çalıştırma, öyle canın çektikçe tuvalete girme, sifonun suyunu da azalt. Bak suyumuz bitiyoooo…. Senin yüzünden susuz kalacağız, tasarruf yap.
Her gün bir damacana su tasarruf edebilirmişim… Gücünüz sadece bana mı yetiyor?
Evinizin bahçesine yaptığınız havuzları doldurmaktan vazgeçin. Artık golf oynamaya bir süre ara verin diyeni hiç duydunuz mu? Her villada her sitede, denize sıfır her otelde koca koca havuzlarda su tasarrufu gerekmiyor mu? En küçük golf sahasında birkaç kodaman topu deliğe sokacak diye günde en az 2000 ton su tüketiliyor hiç aklınıza gelmiyor mu?
2008 Hava fotoğrafları ile Gümüşlük, Gümbet ve Bitez’de denize en kolay ulaşılabilir mekanlardan size birkaç havuz örneği sunayım… 15 yıl öncesinde böyleydi şimdi nasıldır kim bilir.
Su dağıtım hatları patlama rekoru kırdı borular elek gibi, bu borular döşenirken denetlemek aklınıza gelmedi mi? Acilen bu hatları değiştirmek tasarruftan sayılmıyor mu? Laf olsun torba dolsun diye slogan atıyorsunuz, tasarruf deyince hep aklınıza ben geliyorum değil mi?
Ancak turizm yaparken beni unutuyorsunuz. Üstelik turizm yapmayı da bilmediğinizden sefil durumdayız.
Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) ve Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü (UNWTO) tarafından ortak hazırlanan 12 maddelik sürdürülebilir turizmin kriterlerini kısaca hatırlayalım. Aslında hiç aklımızdan çıkmaması lazım.
…Uluslararası kalitede olacaksın,
…Turisti yerelde konaklatacaksın, yerel üretici ile ve yerel çalışanlarla buluşturacaksın,
…Ayrımcılık yapmayacaksın,
…Mesleki uzmanlaşmayı sağlayacaksın,
…Turistin yerelde para harcamasını ve yerel destinasyonlara katkısını artıracaksın,
…Turistten elde edilen gelirin genele adil ve yaygın şekilde dağılmasın sağlayacaksın,
…Yerel halkı ve sivil toplum örgütlerini turizm planlamasına dahil edeceksin,
…Tarihi mirasa, özgün kültüre, geleneklere ve ev sahibi toplumların ayırt edici özelliklerine saygı duyacak ve bunların değerlerini artıracaksın,
…Kentsel ve kırsal alanların kalitesini koruyacak ve iyileştireceksin,
…Çevrenin fiziki ve görsel açıdan bozulmasını önleyeceksin
…Doğal alanlarını, yaşam alanlarını, yaban hayatını, türlerini ve endemizmini koruyacaksın,
…Turizm işletmeleri ve ziyaretçilerden kaynaklanan hava, su ve toprak kirliliğini ve atık üretimini asgari düzeye indireceksin,
…Yerel halkı, işletme çalışanlarını ve misafirleri çevresel etki konusunda bilgilendirecek ve “sorumlu işletme”, “sorumlu turist” gibi kavramları yaygınlaştıracaksın.
………..Yoksa gümbüüüürt………..
Biz bu önermelerin ezici çoğunluğunu yapmıyoruz “EL YORDAMI TURİZMİ” ya da “KAFANA GÖRE TAKIL TURİZMİ” yer yer de “MAGANDA TURİZMİ”yapıyorsunuz.
Lütfen biraz empati…
Dünyanın başka bir yerinde yaşıyor olsaydınız Bodrum’u görmeye gitmek için nedeniniz ne olurdu?
Bir otelde yaşayıp, tıka basa yiyip içmek, gününü havuz başında geçirip akşam güneş batarken selfi çekmek, animatörlerin verdiği dozda eğlenip yatmak tercih sebebiniz olabilir mi?
Ya da “Aaaa bak burası bildiğimiz şehirlere benzemeye çalışıyor gidip görelim”
Ya da “Nasılsa ucuz gidelim belki bir şeyler bulabiliriz”
Ya da “Tatil olsun da çamurdan olsun” tercih sebebiniz olabilir mi?
Tercih edenler elbette var, o yüzden ucuza pazarlanıyoruz ve sezonumuz 2 aya düştü diyoruz.
Bozulmamış doğasındaki güzellikleri ve yöresel değerlerini yaşamak, birçok medeniyetlere mekan olmuş tarihi geçmişinden kalan çeşitli yaşam formlarını görmek, yöresel tatlarından denemek, taciz edilmeden eğlenip tatil yapmak için Bodrum’u tercih etmek istemez miydiniz?
Ölmeden görülecek yerler listesinden düşmeyi nasıl kabullenebiliriz? Zirveyi zorlamak varken.
Gelelim bizi unuttuğunuz bölüme, yıllarca işkenceye varan uygulamalara maruz bıraktınız. Ve bunu yapmaya işkenceyi artırarak devam ediyorsunuz. Yerelin yaşamaya bıktığı yere nasıl turist çağırabiliriz ki?
Eskiden sezon biter bitmez yerleri kazıyor kaldırımları değiştiriyordunuz sizlere rahmet yağdırmaktan ağzımız kurumuştu, artık turizm sezonunun ortasında başlıyorsunuz. Yakıştıracak söz bulamaz olduk. Kışın çektiğimiz işkence çeşitlerine yazın yenilerini ekliyorsunuz.
Herkesin ortak görüşü şu “YAZIK OLDU BODRUM’A” ancak davranışlar değişmiyor. Merkezi hükümet de yerel yönetimler de cahillik yarışındalar. Yanlış politikalar yüzünden şehir eski kimliğini kaybetti, oluşan yeni kimlik de başka bir kılığa doğru sürekli yolculuk halinde, üstelik bir model, bir plan, bir kıstas, bir öngörü olmadan. Geleceğini planlama gibi bir kavramı henüz oluşturamadık. Kafamız basmıyor demeye dilim varmıyor.
Freni tutmayan araba gibi yokuş aşağıya hızlanarak bu gidiş eninde sonunda bir yere toslayacak. Kimine göre tosladı bile. Kim öle kim kala mı diyeceğiz?
Turizmimizin baş aktörleri deniz kum ve güneş günden güne gasp edilmekte ve kirletilmekte.
Dünyanın bir numarası ahşap yat sektörüne omuz veren yok can çekişmekte,
Dünyanın bir numarası mavi yolculuk, koylarının talanı sürmekte ve sektör can çekişmekte,
Turizmin bir numaralı aktörü tarihsel dokunun üzerinde tepinip sarhoş geziniyoruz,
Bozmadığımız şey kalmadı, tek bildiğimiz varsa yoksa inşaat yapmak. Herkesin bu inşaat furyasından sıtkı sıyrılmış durumda şikayetçi olmayan yok ancak nasıl durdurulur bilen yok. Ya da becerebilen…
Yerel istihdamın kaynaklarından biri olan her bakkalın yanına bir zincir süper market izni vererek bakkalları yok etme cahili ve canisiyiz.
Daha bir sürü yanlışı sayıp sövmek mümkün. Yöremizi ve töremizi nasıl koruruz konusunda onlarca çalışma yaptık, onlarca kitap yazdık ancak raflarda tozlanıp gidiyor ne açıp okuyan ne de okuduğunu anlamak isteyen var.
Yıllardır telkinde bulunduğumuz şehrin belleğini temsil edecek nitelikte bir kütüphane oluşumu için belediyenin bir girişimi var nihayet. Ancak toplumun buna rağbet göstermesi gerekir. Nasıl yapmamız gerektiği konusunda yapılmış çalışmalardan feyz almamız gerekir. Belediyenin yaptığı bellek kütüphanesinin kapısına “UNUTMA BENİ” diye yazmalıyız
Bodrum’da sürdürülebilir turizmi beceremediğimiz için muhtaç kalıp metropolde sürmenaj olanların mola vereceği tatil konutlarına sınırsız izin vererek bir nevi sömestr tatili turizmine razı olduk, rant oluşturduk ve mola verenlerin metropol alışkanlık isteklerine gem vuramadığımız için de kasabamızı şehirleştirdik.
Nerden nasıl turist bulur da getirebiliriz toplantıları ve girişimlerine ara verip Bodrum’da sürdürülebilir turizmi nasıl gerçekleştirebiliriz, şehrin turizm yapısını nasıl koruyabiliriz, bozulan düzen, yaşam ve planlamalarını nasıl düzeltebiliriz toplantıları yapmamız gerekiyor.
Bir de bizi unutmamanız…
Saygılarımla. Ali Dizdar