MERMER VE TAŞ OCAĞI MALZEMESİ ‘’KAYAÇLAR MADEN DEĞİLDİR’’

MERMER VE TAŞ OCAĞI MALZEMESİ ‘’KAYAÇLAR MADEN DEĞİLDİR’’
DR.EŞREF ATABEY
Jeoloji Yüksek Mühendisi / Tıbbi Jeoloji uzmanı / Yazar
Orman alanlarının tahribatı ve yok edilmesi, yer altı su depoları olan kireçtaşı kayalarının ortadan kaldırılması en fazla Mermer ve Taş Ocakları faaliyetleriyle olmaktadır. Örneğin Burdur yöresinde hemen her tepede açılmış mermer ocağı görmek mümkündür. Mermerde beyaz-gri modasına ayak uydurmak, yabancı ülkelere blok mermer yetiştirmek adına Burdur-Karamanlı-Yeşilova arasında ve Yarışlı Gölü çevresinde yer yüzeyi tıraşlanmakta ve yöre giderek çölleşmektedir. Mermer ocakları Yarışlı Gölü’nü kurutmuştur.
MADEN KANUNUNA GÖRE ÜLKEMİZİN TÜMÜ MADEN SAHASI İLAN EDİLMİŞTİR
3213 Sayılı Maden Kanunu, ‘’Madde-2: ‘’Yerkabuğunda ve su kaynaklarında tabii olarak bulunan, ekonomik ve ticarî değeri olan petrol, doğal gaz, jeotermal ve su kaynakları dışında kalan her türlü madde bu Kanuna göre madendir’’ tanımlaması yapılmıştır. Taş ocakları Nizamnamesindeki tanımlamadan uzaklaşılmıştır.
Bu ibareye göre ticari anlamda değerlendirilebilen yerkabuğundaki her şey madendir. Böyle bir şeyin ne bilimsel ne de teknik olarak yeri vardır. Hal böyle ise maden aramaya bulmaya da gerek yoktur.
Maden arama kurumu olan MTA’ya da ihtiyaç kalmamıştır.
Üniversitelerin Jeoloji ve Maden Bölümlerinde, Maden Yatakları anlatılırken, cevherleşme ve maden tanımı bu şekilde yapılmamaktadır. Eğer yerkabuğundaki her madde, maden olarak değerlendirilecekse maden aramaya ne gerek var? Bilimsel bilgiye de ihtiyaç yok. İhtiyaç duyulmadığı da uygulamalardan görülmektedir.
Maden Kanununda madenin bu şekilde tanımlaması, Ülkenin dağının taşının yerli ve yabancı şirketler eliyle yağmalanmasına “madencilik” faaliyetine indirgenmesine yol açmaktadır.
MERMER VE TAŞ OCAKLARININ MADEN YÖNETMELİĞİNDEKİ YERİ
Maden Kanunu (3213 sayılı) ve Yönetmeliğine (11.12.2022 tarih ve 32040 sayılı) göre, Madenlerin gruplandırılması, Madde 5, (2) II. Grup madenler altında;
‘’a- Kalsit, dolomit, kalker, granit, andezit, bazalt gibi kayaçlardan agrega, mıcır, geometrik şekil verilmeden yol, baraj, gölet ve liman gibi alanlarda kullanılan taşlar, dolgu, istinat ve diğer yapı duvarı gibi yerlerde kullanılan yapı taşları (dekoratif amaçlı kullanılan taşlar hariç), hazır beton ve asfalt üretiminde kullanılan KAYAÇLAR,
b- Mermer, traverten, oniks mermeri, granit, andezit, bazalt, diyabaz gibi blok olarak üretilen taşlar, boyutlandırılarak geometrik şekil verilen taşlar ile kayraktaşı, arduvaz, tüf, ignimbirit ve benzeri dekoratif amaçla kullanılan DOĞAL TAŞLAR,
c- Kalsit, dolomit, kalker, granit, andezit, bazalt gibi kayaçlardan entegre çimento, kireç ve kalsit öğütme, demir çelik tesisleri, enerji santrali ile metal üretimine yönelik tesislerde hammadde olarak kullanılan KAYAÇLAR’’ dan söz edilmiştir.
Maden gruplarından örneğin Grup IV (a), (b), (c), (ç) ve Grup V’de mineral ve maddelerden söz edilirken, dikkat edilirse. II.Grup (a), (b), ve (c) her üç grup kapsamında sayılan malzemeler KAYAÇ, ve DOĞAL TAŞLAR diye nitelendirilmiştir.
Maden diye gruplandırılan bu materyaller mineral olmayıp, hepsi kayaçtır. Maden gruplarından Mermer ve taşocağı amaçlı kullanılan bu kayaçlar çıkarılmalı, başka bir sınıflamaya gidilmelidir.
MERMER VE TAŞ OCAKLARI MALZEMESİ KAYAÇLAR MADEN DEĞİLDİR?
Yerkürenin litosfer katmanında jeolojik süreçlerle oluşmuş, ‘’Magmatik ya da Plütonik diğer adıyla Derinlik kayaları’’, ‘’Volkanik ya da Yüzey kayaları’’, ‘’Yarı derinlik kayaları’’, ‘’Sedimanter ya da Tortul diğer adıyla Çökel kayaları’’ ve ‘’Metamorfik ya da Başkalaşım kayaları’’ bulunur.
Jeolojik süreç boyunca magmatik kayalar metamorfik ve tortul kayalara, tortul kayalar magmatik ve metamorfik kayalara, metamorfik kayalar da magmatik ve tortul kayalara dönüşürler. Bu döngüye “kayaç döngüsü” denir.
Kaya grupları yeryüzünde kilometrelerce uzunluğunda, metrelerce kalınlığına varan formasyon dediğimiz kütleler, bloklar, merceksi, sokulumlar, tabakalar şeklinde yüzlerce kilometrekare geniş alanlarda yayılım gösterirler.
Örneğin kireçtaşı kayaları tüm Toros Dağları boyunca yayılım gösterirler. Bu kayalar için cevherleşmeden söz edilemez. Dolayısıyla da maden yatağı olarak da gruplandırma yapılamaz.
ELEMENT, MİNERAL, KAYAÇLAR, MADEN
Basit kimyasal tepkimelerle parçalanmayan ve tek cins atomlardan oluşmuş saf maddelere ELEMENT denir.
Doğal olarak inorganik bileşiklerden ya da elementlerden oluşan, düzenli iç yapıya sahip, kendilerine özgü kimyasal bileşimleri, kristal şekilleri ve fiziksel özellikleri olan ve katı haldeki maddelere de MİNERAL denir.
Aynı element tek bir mineralin bünyesinde bulunabildiği gibi farklı minerallerin bünyesinde de bulunabilir. Elementler bir araya gelerek mineralleri, mineraller bir araya gelerek KAYAÇLARI, kayaçlar bir araya gelerek yerkabuğunu yani kaya kütlelerinden oluşan DAĞLARI oluşturur.
Yerkabuğunun herhangi bir yerinde-alanında ekonomik bir değeri olan mineral konsantresine/derişimine/yoğunlaşmasına da MADEN, madeni oluşturan minerallere de CEVHER MİNERALLERİ denir.
Maden yatakları ders kitaplarında da böyle tanımlanmaktadır. Mermer ve taş ocağı malzemelerinin cevher yani maden olarak niteleneceği bilgisi ders kitaplarında yer almamaktadır.
Yüzlerce kilometrekare yüzey alanını kaplayan kireçtaşları maden diye nitelendirilemez. Ancak bu kaya birimi bünyesinde demir, kurşun, boksit, mangan gibi mineraller zenginleştiği bölümlerinde cevher ve madenden söz edebiliriz.
Nitekim metalik cevherlerden arta kalan yan kayaçlar cevher olarak değil, ARTIK/PASA olarak nitelendirilmektedir.
Madenler endüstriyel, metalik ve metalik olmayanlar diye sınıflandırılırlar. CEVHER/CEVHERLEŞME metalik madenler için geçerli bir terimdir.
Kanunda geçen şekliyle güdülen amaç şu olabilir. Yerkabuğunda paraya dönüştürülebilen her şey madendir. Kayaçlar da satılarak, kazanç sağlanabildiğine göre, öyleyse her şey madendir anlayışı vardır.
ÇED RAPORLARINDA MERMER VE TAŞ OCAĞI
Mermer ve taş ocaklarıyla ilgili incelediğim çok sayıda ÇED raporlarının tümünde, ‘’mermer ve taş ocakları bulunduğu yerde işletilmek zorundadır, dolayısıyla alternatifi yoktur’’, ibaresi geçmektedir.
Görüş verdiğim ve değerlendirmelerini yayımladığım makalelerimde, ÇED raporlarındaki bu ifadenin bilimsel ve teknik olarak doğru olmadığını, Mermer ve Taş ocakları için cevherden yani madenden söz edilemeyeceğini, dolayısıyla Mermer ve Taş ocaklarının her yerde, uygun alanlarda alternatifinin bulunabileceğini belirtmekteyim.
MERMER VE TAŞ OCAĞI YERİNİN ALTERNATİFİ VARDIR
Yasalar gereği maden olarak nitelendirilen taş ocakları Maden Kanunu’na ve Maden Hukuku’na bağlıdır. Maden Hukuku’nun ilkeleri içerisinde madenler aşağıdaki şekilde tanımlanmışlardır.
1-Madenler bulundukları yerde üretilmek zorundadırlar.
2-Madenler yenilenemeyen kaynaklardır.
3-Maden hakları bölünemez.
4-Maden hakları tekel niteliğindedir.
5-İstisnalar temel özelliktir.
Her ne kadar mermer ve taş ocaklarıyla ilgili ÇED raporlarında madencilik faaliyetinin yer alternatifi yoktur denilmişse de, bu doğru ve bilimsel açıklama değildir. Bu tez metalik ve bazı endüstriyel hammaddeler için geçerli olup, bu grup madenler bulunduğu yerde işletilmek zorundadırlar. Çünkü cevherleşme dediğimiz olay bu tür madenler için geçerlidir.
Mermer ve taş ocakçılığında böyle bir zorunluluk yoktur. Mermer ve taş ocağı hammaddesini oluşturan kireçtaşı türü kayaçlar cevherleşme olarak nitelendirilemez. Bu tür kayaçlar Türkiye’nin çoğu alanlarını kaplamış durumdadır ve dolayısıyla mermer üretiminin her zaman yer açısından alternatifi bulunur.
Ancak söz konusu mermer ocağında da görüldüğü üzere işletmeciler masraftan kaçınmak için yerleşim yerleri ile ana yollara yakın sahaları tercih etmektedirler. Dolayısıyla, firmaların ucuz maliyet tercihinin ÇED raporunda ‘’Mermer üretiminin yer itibariyle alternatifi yoktur’’ şeklinde bir açıklama ile gizlenmesi hukuki, doğru ve etik bir yaklaşım değildir.
MERMER VE TAŞOCAKLARI ORMANLARIN YOK EDİLMESİNE YOL AÇIYOR
Maden kanununa göre, Yer kabuğunda doğal olarak bulunan, ekonomik ve ticarî değeri olan her türlü maddenin Maden sayılması, ormanların yok edilmesini hızlandırmaktadır.
Bu kanuna dayanarak maden kabul edilen kayaçlar, mermer ve taş ocağı malzemesi olarak gelişigüzel açılmakta ve orman alanlarını yok etmektedir.
Maden Kanununa göre, bir yerde taş ocağı ya da mermer ocağı açılacaksa jeolojik temelli incelemeye, mineralojik, petrografik, sedimantolojik, stratigrafi, yayılımı, geometrisi, dağılımı, derinliği, kalınlığı, porozitesi, geçirimliliği, hidrojeolojik yönüyle, jeofizik yöntemlerle incelemeye bu durumda gerek de yoktur. Öyle ya her madde maden ise bilimsel etütlere de gerek yoktur.
Mermer ve taş ocakları için ormanlık alanlarda verilen izinlerin neden olduğu en önemli ekolojik etki, habitat kaybıdır. Ormansızlaşma ve habitat kayıpları biyolojik çeşitliliği tehdit eden en önemli faktörlerdendir. Ormansızlaşma önemli bir CO2 emisyon kaynağıdır. 2004-2022 yılları arasında ormanlardan verilen ve 557 bin hektarı aşan izinlerle 114 milyon tonu topraklardan 58 milyonu ağaçlardan ve 10 milyon tonu ölü örtü ve ölü odundan olmak üzere 182 milyon ton kadar bir CO2 emisyonu oluştuğu tahmin edilmektedir.
MERMER VE AGREGA OLARAK KULLANILAN KARSTİK KİREÇTAŞI KAYALARI YOK EDİLİYOR
Mermer ve taş ocağı malzemesi olarak kullanılan kireçtaşı kayaları karstik sistemli ve bünyesinde su depolayan kayaçlardır. Bu tür sistemlerde çok sık şekilde çatlak, küçük boşluklar gibi sistemler boyunca yüzey suları ile yer altı suları birbiriyle bağlantı kurar. Karstik sistemlerde depolanan yer altı suyu eğime göre yer altında hareket ederek pınarlar ve kaynaklardan yüzeye çıkar.
Maden kanunundaki tanımıyla maden sayılması ve moda renk olarak gri-beyaz renk modasının takip ediliyor olması nedenleriyle özellikle Kireçtaşı kayalarında açılan mermer ve taş ocaklarıyla, kaya kütleleri yerlerinden kaldırıldığından, birer su deposu ve yer altı su kaynakları olan akiferler de ortadan kaldırılmış olmaktadır.
BLOK MERMER ÜRETİMİ SANAL SU KAYBINA YOL AÇMAKTADIR
Yeşil su ayak izi yani yağmur suyu doğrudan kayaların gözeneklerinde birikir. Ham blok üretiminde doğrudan mavi su ayak izi yani yer altı tatlı suyu tüketilmektedir. Diğer aşamalarda kirliliği gidermede kullanılan gri su söz konusudur.
Bunun anlamı şudur: Blok mermer ihracatında bir m3 ham blok ile birlikte üretimde tükettilen 630 litre yer altı suyu da ihraç edilmiş olmaktadır. Bunu ülke genelindeki tüm blok mermer ocakları üzerinden hesaplayacak olursak ülkemizin milyarlarca m3 yer altı su kaynakları mermer ihracıyla yurt dışına bedava gönderilmektedir.
Bunun bir de fosil su, formasyon suyu sanal su miktarları yönü bulunmaktadır. Özellikle blok mermer için kullanılan kireçtaşı ve dolomit kayaları gözeneklerinde su bulundururlar.
Kireçtaşı kayaları gibi sedimanter kayaçların gözenekleri ile kırık ve çatlakları içinde, yağmur sularının zemin içerisine süzülmesiyle oluşan METEORİK SULAR, daha önceden hapsolmuş FORMASYON SULARI vardır.
Sedimantasyon sırasında hapsolmuş olan formasyon suları hidrolojik döngünün bir parçasıdır. Ayrıca çok eski jeolojik zamanda oluşan fosil sular bulunmaktadır. Fosil sular onlarca, yüzlerce yıl yer altında kalabilirler. Özellikle kireçtaşı kayaları birer su deposudurlar. Mermer olarak üretilen kayaçlar özellikle kireçtaşı kayaları yer altı suyunu sağlayan birer su hazne kayaları akiferlerdir.
MADEN ARAMAYA GEREK VAR MI?
Ruhsat için MAPEG’e ve sonrasında ÇED için T.C. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına başvuru yeterli olmaktadır. Ruhsat izinleri ve tüm ÇED başvuruları (neredeyse tamamı ÇED gerekli değildir kararıyla) onay almaktadır.
Böylece Ülkenin her sathında faaliyet gösteren madencilik, mermer ve taş ocaklarıyla su kaynakları, tarım alanları kirletilmekte, suyu üreten bitki ve orman örtüsü yok edilmekte, suyu bünyesinde depolayan kaya kütleleri ortadan kaldırılmakta, tozları insanların sağlığına zarar vermekte, canlı faaliyeti ve flora zarar görmektedir. Geriye çölleşmiş bir yüzey sathı kalmaktadır.
MERMER VE TAŞ OCAKÇILIĞI İÇİN AYRI BİR DÜZENLEMEYE GEREK VARDIR
Metalik ve endüstriyel hammadde madenciliğine göre Mermer ve Taş ocakları daha fazla orman kaybına yol açmakta ve su kaynaklarını yok etmektedir. Daha önceleri Taş Ocakları Nizamnamesi bulunmaktaydı.
Maden Kanunu ve Yönetmeliğindeki maden grupları, Mermer ve taş ocakçılığının yeri yeniden düzenlenmelidir.
Fizibilite etütleri, verimliliği ve çevreye duyarlılık raporları tamamlanmadan mermer ocağı açılmamalıdır.
Mermerde renk modası terk edilmeli, blok mermer, HAMMADDE İHRACATI KISITLANMALI, milyonlarca yılda oluşan ve bir daha yerine konulamayacak Ülkemizin doğal varlıkları servetleri yok edilmemelidir.
YURT İÇİ İhtiyacı karşılayacak ölçüde üretim yapılmalıdır.
Madenciliğin, mermer ihracatının götürüsü Ülkeye getirisinden azdır. Madenciliğin Gayri Safi Milli Hasıladaki payı %1 dolayındadır. İstihdamdaki payı çok azdır. Hammadde madenciliği yapıldığından ülke kaynakları heba edilmektedir.
Mermer ihracatıyla elde edilecek gelirden çok, mermer için yok edilen ormanları ve karstik kireçtaşı yapılarını turizm adına değerlendirirsek getirisi daha fazla olacaktır.
Kaynak
Eşref Atabey. 2023. Madencilik ve Çevre. 196s. Sarmal Kitabevi. ISBN: 9786256885042. İstanbul.
Eşref Atabey. 2021. İklimsel ve Biyolojik Tehlikeler. Doğa ve Antropojenik Tehlikeler-2, Sarmal
Eşref Atabey. 2018. Suyun Hikayesi. 615s. ISBN: 978-605-9331-87-6 Asi Kitap. İstanbul.
Eşref Atabey. 2010. Türkiye’de İnsan Kaynaklı Unsurlar ve Çevresel Etkileri. MTA Yerbilimleri ve Kültür Serisi: 7, 286s. ISBN: 978-605-4075-77-5.
Eşref Atabey. 2003. Tufa ve Traverten. TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Yayınları: 75. 106s.
Resmi Gazete. Maden Kanunu Tarih: 4 Haziran 1985. Sayı:3213.
Resmi Gazete. Maden Yönetmeliği. Tarih: 21 Eylül 2017. Sayı:30187.
Şekil 1