DR. EŞREF ATABEYFLAŞ HABER

GAZİPAŞA MERMER OCAĞI ÇEVRESEL ETKİLERİ

GAZİPAŞA MERMER OCAĞI ÇEVRESEL ETKİLERİ

DR.EŞREF ATABEY

Jeoloji Yüksek Mühendisi / Tıbbi Jeoloji uzmanı / Yazar

 

Antalya, Gazipaşa ilçesi, Göçük Mahallesi, mevcut Mermer Ocağı sahasında “Mermer Pasası Kırma Eleme Tesisinde yapılması planlanan üretimsel kapasite artışı planlanmaktadır.  Çevresel Etki Değerlendirme raporundan anlaşıldığı üzere BLOK MERMER amaçlı açılan ocakta aynı zamanda MICIR, AGREGA üretimi de yapılacağı anlaşılmaktadır.

 

PLANLANAN FAALİYET İŞLETME RUHSATI VERİLİŞ AMACINA AYKIRIDIR

 

Söz konusu sahada, Mermer işletmeciliği amacı ile Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü’nce 99 hektarlık alana İşletme Ruhsatı, 99 hektarlık ruhsat sahasının 77,18 hektarlık kısmında blok ve parça mermer çıkarılması ve Mermer Pasası Kırma Eleme Tesisi işletilmesi için ÇED Gerekli Değildir Kararı verildiği anlaşılmaktadır.

Bu durum ruhsatın veriliş amacı ve faaliyet ile aykırılıklar teşkil etmektedir. Sahada hem ‘’BLOK MERMER’’ amaçlı faaliyet hem de ‘’MICIR, AGREGA’’ amaçlı faaliyet yapılamaz. Bu iki faaliyet için ayrı ayrı ruhsat gerekir. BLOK MERMER üretimi için uygun görülen ve bu yönde işletme ruhsatı alınan sahada patlatma yapılacağı belirtilmekte. Patlatma ile kayalar parçalanır blok alınamaz. Bu işin ne kadar bilim dışı, cahilce yapıldığını göstermektedir.

‘’BLOK MERMER’’ amaçlı izin verilen ocakta, üretim yapılamayınca, sonradan karar değiştirerek ‘’MICIR, AGREGA’’ üretimine geçilmesi, sahayla ilgili fizibilite çalışması yapılmadığı, blok mermer üretimi için sahada yeterli çalışmanın yapılmadığı anlaşılıyor.

İşletme ruhsatı II-b grubu maden için, 10 yıl süreyle, 99 hektar alan için verilmiş.

Maden Yönetmeliğine göre; II-b grup madenler;

‘’MERMER, traverten, oniks mermeri, granit, andezit, bazalt, diyabaz gibi blok olarak üretilen taşlar, boyutlandırılarak geometrik şekil verilen taşlar ile kayraktaşı, arduvaz, tüf, ignimbirit ve benzeri dekoratif amaçla kullanılan doğal taşlar’’ı kapsamaktadır.

Oysa aynı ruhsat alanında Mermer Pasası Kırma Eleme Tesisi işletilmesi de planlanmaktadır. Bu durum Maden Yönetmeliğine aykırı olup, bu amaç için İŞLETME RUHSATI bulunmamaktadır. Bu işlem II-a grup madenler kategorisine girmektedir. 

Şöyle ki;

II-a Grup madenler:

‘’Kalsit, dolomit, kalker, granit, andezit, bazalt gibi kayaçlardan AGREGA, MICIR, geometrik şekil verilmeden yol, baraj, gölet ve liman gibi alanlarda kullanılan taşlar, dolgu, istinat ve diğer yapı duvarı gibi yerlerde kullanılan yapı taşları (dekoratif amaçlı kullanılan taşlar hariç), HAZIR BETON VE ASFALT ÜRETİMİNDE kullanılan kayaçlar’’ı kapsamaktadır. Bu grup için İŞLETME RUHSATI bulunmamaktadır.

 

VERİLEN RUHSAT BAŞKA AMAÇLA KULLANILMAZ

 

Maden Yönetmeliğinin Maden hakkı bölümü;

‘’Madde 7-(1) Maden hakları, medeni hakları kullanmaya ehil Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına, madencilik yapabileceği statüsünde yazılı Türkiye Cumhuriyeti Kanunlarına göre kurulmuş tüzel kişiliği haiz şirketlere, kamu iktisadi teşebbüsleri ile müesseseleri, bağlı ortaklıkları ve iştirakleri ile diğer kamu kurum, kuruluş ve idarelerine, gerçek veya tüzel tek kişi adına verilir.

(2) Madenler Maden Yönetmeliği 5 inci maddede belirtilen gruplara göre ruhsatlandırılır.

(3) Kanuna göre verilen ruhsatlar başka amaçla kullanılmaz.

(4) Madenler üzerinde tesis olunan ilk müracaat, arama ruhsatı, buluculuk hakkı ve işletme ruhsatı haklarının hiç birisi hisselere bölünemez. Her biri bir bütün halinde muameleye tabi tutulur’’…

 

Söz konusu ruhsat BLOK MERMER amaçlı, II-b grup maden için alınmış. Agrega amaçlı kullanılmaz. AGREGA II-a Maden grubu içindedir Yönetmeliğe göre ruhsat bölünmez, başka amaçla kullanılmaz.

 

RUHSAT ALANI YERİ UYGUN DEĞİLDİR

 

Ruhsat alanı Antalya-Mersin çift yönlü karayolunun her iki tarafında, karayolunu da içine alacak şekildedir. Bu şekilde ruhsat verilmesi uygun değildir. ÇED alanı da karayoluna sınırdır. Ocakta patlatmalar yapılacağından bu durum karayolu güvenliği, can ve mal güvenliği açısından uygun değildir. Diğer taraftan yerleşim yerlerine yakın oluşu, ocaktaki patlatmalar, gürültü ve toz maruziyeti açısından yeri uygun değildir.

Şekil 1

 

PATLATMA İLE BLOK MERMER ÜRETİMİ YAPILAMAZ

 

Hiç bilgisi olmayan bir kişiye patlatma ile blok yani sağlam kaya alabilir miyim? Diye sorsanız, bunun mümkün olmayacağını söyler. Bakanlığın incelemesinden geçen ÇED raporunda; ‘’Mermer madeni üzerinde atıl bir malzeme tabakası bulunmakta olup, bu malzeme patlatma yapılarak gevşetilecek ve iş makineleri ile sökülecektir. … Sonra tel kesme yöntemi ile bloklar alınarak iş makineleri vasıtası ile stok alanına taşınacaktır’’ şeklinde bilimsellikten ve teknikle ilgisi olmayan ifadelerin içeriyor. 

 

SAHANIN JEOLOJİK ÖZELLİĞİ 

 

 Proje alanında kalın ve orta tabakalı kireçtaşı türü kaya birimi yer alır. Kırıklı ve çatlaklı yapıda, karstik özelliğindedir. Ruhsat sahasında resifal karakterli kireçtaşı görülmektedir. Mermer ve mıcır amaçlı faaliyet devam ettiği sürece bu kaya kütleleri yok edilecektir. Sahanın jeolojisiyle ilgili bilgiler bölgesel ölçekte olup, derlemedir. Sahanın ayrıntılı kaya birimi özellikleri, fiziksel özellikleri, mikrotektoniği, sedimantolojisi, mineralojisi, petrografik özellikleri, ayrıntılı fizibilite çalışması yapılmadığı görülmektedir.

Şekil 2

 

MERMER OCAĞI ALTERNATİFİ VARDIR

 

Proje Tanıtım Dosyasında, ‘’Kuruluş yerinin seçiminde başka herhangi bir stratejik veya ticari faktör bulunmamaktadır. Madencilik faaliyetleri işletme faaliyetlerinin maden yatağının bulunduğu merkezde kurulmasını mecbur kılmaktadır’’ şeklinde ifade hatalı ve bilimsel dayanağı bulunmamaktadır.

Kireçtaşı gibi karbonatlı kayaçlar Türkiye’nin her yerinde bulunmaktadır. Metalik madenler için cevherden söz edilir ve bu gibi cevherler bulunduğu yerde işletilmek zorundadır. Oysa mermer, mıcır, agrega için işletilen kireçtaşı, dolomit ve diğer sedimanter kayaçlar için bulunduğu yerde işletilmek zorundadır, dolayısıyla alternatifi yoktur, şeklinde ifade bilimsel olmayıp, her zaman alternatifi bulunmaktadır. Raporda ‘’Ülkemiz ekonomisine katkı sağlayacaktır. Dolayısıyla yer olarak da alternatifi yoktur’’ demek, mantık dışıdır.

 

RUHSAT SAHASI BLOK MERMER ÜRETİMİNE UYGUN DEĞİLDİR

 

Sahada dağılım gösteren kaya birimi ‘’KİREÇTAŞI’’dır. Bu kireçtaşları Toros Dağları kuşağının her yerinde olduğu üzere karstik yapılıdır. Kırık ve çatlaklı yapısı vardır. Karstlaşma ile yüzeyden aşağılara doğru terrra rossa kırmızı topraklı zonlar oluşmuştur. 

Bitki örtüsü makiliktir. Yağmur sularının asidik etkisi ve bitki köklerinin asiditesiyle kireçtaşları erir ve toprak oluşur. Sağlam kaya Blokları elde etmek zorlaşır. Bu sahada olduğu üzere Blok randımanı %10’ların altına düşer. Bu da saha hakkında öncesinde fizibilite çalışmalarının yapılmadığını, sahanın ayrıntılı jeolojisi, kaya türü özelliği, mikrotektoniği, kırık ve çatlaklı yapısı, karstlaşma özelliği, sedimantolojisi, mineralojisi ve petrografik özellikleri, kaya türünün dağılımı ve geometrisi, rezerv durumunun ayrıntılı yapılmadığını göstermektedir. Bu baştan yapılmadığından, blok mermer üretileceği düşüncesiyle rastgele sahaya girilmiş, blok mermer üretimine uygun olmadığı görülünce de mıcır ve agrega üretimine dönülmüş.

 

KİREÇTAŞI KAYALARINDAN ‘’DAMAR ŞEKLİNDE’’ DİYE VE ‘’CEVHERLEŞMEDEN’’ SÖZ EDİLEMEZ

 

Gerek blok mermer, gerekse mıcır ve agrega olarak kullanılan kireçtaşı kayaları ile jeolojik anlamda mermer yani rekristalize kireçtaşı kayalarından teknik olarak ‘’damar’’ diye ifade edilemez. Kireçtaşları sedimanter kaya olup, formasyonlar halinde geniş alanlarda dağılım gösterirler. Oluşum itibariyle damar şeklinde olmazlar. Tanımlarda ‘’damar şeklinde’’ ifadeleri ancak magmatik ve volkanik kayaçları için söz konusudur. Ruhsat sahası karstik bir alandadır. Kireçtaşları, kırık ve çatlaklı yapısı sayesinde yüzeyden aşağılara doğru yağmur suları ve bitki kökleri etkisiyle erir ve kırmızı terra rossa toprak oluşumlu zonlar oluşur. Bu kırmızı zonlar arasında kalan kireçtaşı düzeylerinin ‘’damar’’ şeklinde yorumlandığı anlaşılıyor. Bu durum raporu düzenleyenin sahadaki kayaç türü ve karstlaşma olayı konusunda bilgisinin olmadığına işarettir. 

Ayrıca Raporda cevherleşme adı altında jeolojik yaşlarına göre formasyonlar bir iki cümle ile açıklanmış. Bunun cevherleşmeyle ilgisi yoktur. Kireçtaşları ile jeolojik anlamda mermer kayaları için cevherleşme ifadesi kullanılmaz. Bu kayaçlar Torosların ve Türkiye’nin her yerinde çökelen sedimanter kayalardır. Cevherleşme ancak metalik madenler için söz konusu olabilir. 

 

REZERV HESAPLAMASI VE PROJE ÖMRÜ HATALIDIR

 

Ocağın fiziksel yapısına bakıldığına göre, Blok Mermer üretiminde %10 randımanı tutturmak mümkün görünmüyor. Kayaç kırıklı ve çatlaklı yapıda. Ayrıca patlatma yapılacağından blok mermer alınamaz. Dolayısıyla rezerv hesabına bağlı 40 yıl proje ömrü hesaplaması da hatalıdır. Ocaktan, blok mermer yerine doğrudan mıcır, agrega amaçlı üretim planlandığı açıkça anlaşılıyor. Bu durum rezerv hesaplamasının sağlıklı bir biçimde yapılmadığını göstermektedir.

 

MORFOLOJİK YAPININ BOZULMASI VE EROZYON

 

Mermer ocağı eğimli bir topoğrafyadadır. Faaliyet ile alanın morfolojik yapısı bozulmakta, orman ve bitki örtüsü yok edildiğinden, çıplak kalan ve özelliğini kaybetmiş eğimli zemin, yağmur suları ve buzlanmayla daha çabuk parçalanarak, ufalanacak, aşınan malzeme sellerle taşınarak erozyona yol açacaktır. Erozyon ve sel sularıyla dere suyuna karışan kil boyutundaki malzeme balıkların solungaçlarına yapışarak ölmelerine neden olacaktır.

Erozyon ve yüzey suyu kontrolü için; yüzey suyu toplama ve drenaj kanalları yapılması ve suyun drene edilmesi, kazı alanına su girişinin engellemesi için kuşaklama bariyer veya hendekleri yapılması, şev açıları heyelana yer vermeyecek şekilde tasarlanması, şev duraylığını artırmak için gerektiğinde ocak susuzlaştırması yapılarak ve şevlerin sürekli izlenmesi gerekir. Bunun yapılmadığı mevcut ocakta görülmektedir. 

 

ORMANA ETKİSİ

 

ÇED sahasının büyük bir bölümü orman alanı olup, tesis ve şantiye dışındaki bütün kullanım alanları orman alanı içerisinde kalmaktadır. 77.18 hektar ÇED sahasının içerisinde devletin hüküm ve tasarrufunda olan ve orman sayılan alanlar için Orman Bölge Müdürlüğü’nden Orman İzni alınacağı belirtilmektedir.

‘’Proje sahası meşçere tipi Bçz ve Z’dir. Bozuk orman ve açıklık niteliğindedir. Akdeniz bitki örtüsüne has maki florası (sandal, menengiç, akçakesme, tesbih, mersin, kemez meşesi, cistus) bulunmaktadır’’

İşletilen ocak alandaki orman ve bitki örtüsü tahrip edilmiş olup, genişletme halinde daha fazla ormanın yok edilmesine yol açacaktır. Ormanın ve bitki örtüsünün olmadığı yerde, yağmur suları tutulamayacak, suyun toprağa süzülüşü olmayacak, alanda erozyon hızlanacak, yer altı suyu yok olacaktır. Ağacın bir adet yaprağı 1 saat içerisinde ortalama 5 mililitre oksijen üretmektedir. Bir hektar iğne yapraklı orman yılda 30 ton oksijen üretmektedir. 

Bu orman alanındaki mermer ocağı, yerel iklim ve mikro klimasında değişimlere yol açacak, topraktaki canlıların yok olması, nemli ve verimli toprağın kaybı ile abiyotik minerallerin, faunanın etkilenmesi, toprak suyunun kaybıyla ağaçların büyümeleri olumsuz etkilenecektir. 

Dağlık ve tepelik arazideki ormanlar ve bitkiler su da üretirler. Yere düşen yağış, gözenekli orman toprağından sızarak ana kaya çatlak sistemine, oradan da kaynaklara, derelere ve yer altı suyuna ulaşır. Mermer ocağıyla bu sistem zarar görür. Ağaçlar “Dünyanın ciğerleri” olarak bilinir. Karbondioksitin depolanmasında ve oksijen üretiminde, toprağı dengelemede ve hava sıcaklığını, nemi ve taşkınları azaltmada kilit rol oynarlar. 

Ağaçlar, oksijen üretirken, liflerinde karbondioksit depolayarak havayı temizler. Karbondioksitin sera etkisini azaltarak iklim değişikliğine olumlu etki yapar. Bir ağaç, gezegenimizdeki tüm canlılar için temel bir yaşam sağlama yeteneğine ve soluduğumuz havayı daha sağlıklı hale getiren karbondioksit gibi zararlı gazları giderme gücüne sahiptir.

Bir ağaç yaklaşık %5 yapraklar, %15 dallar, %60 gövde ve %20 köklerinden oluşur. Fotosentez sürecinde yapraklar karbondioksit ve suyu çeker ve güneş enerjisini kullanarak, ağacı besleyen glikoza dönüştürür. Ağaçlar, karbondioksit ve sudan glikoz yapmak için güneş ışığından enerji kullandıklarında oksijeni serbest bırakırlar. Büyük bir ağacın, 4 kişiye kadar bir günlük oksijen sağlayabileceği belirtilmektedir.

Altı karbon, 12 hidrojen ve altı oksijen molekülünden oluşan (CH₁₂O) kimyasal bileşimiyle basit bir şeker olan GLİKOZ yaşam için en önemli karbonhidratlardan biridir. Hücreler onu bir enerji kaynağı ve metabolik reaksiyonlarda bir ara ürün olarak kullanırlar. Glikoz yani besin; ağaç dallarına, gövdeye veya köklere ulaşır ve daha sonrasında selüloza, nişastaya ya da yağa dönüşür. 

Bir dönüm ağaç yılda ortalama 42.000 km giden bir arabanın ürettiği karbondioksite eşdeğer miktarda karbondioksit tüketir. Aynı dönüm ağaç aynı zamanda 18 kişinin bir yıl boyunca nefes almasına yetecek kadar oksijen üretir. Ortalama olarak, bir ağaç her yıl yaklaşık 118 kilogram oksijen üretir. İki olgun ağaç, 4 kişilik bir aile için yeterli oksijen sağlayabilir.

Olgun bir çam ağacı yaklaşık 12 m boyunda, kökleri ve yaprakları dahil 2 ton ağırlığında olabilir. Her yıl %5 büyürse, 38 kilogramı karbon olmak üzere yaklaşık 100 kilogram odun üretir. Oksijen ve karbonun bağıl moleküler ağırlıklarını hesaba katarsak bu, yılda ağaç başına 100 kilogram oksijene eşittir.

Ağaçların hektar başına ortalama net yıllık oksijen üretimi (%100 ağaç örtüsü), yılda 19 kişinin oksijen tüketimini dengeler. Bu ağaç örtüsünün dönümü başına 8 kişi eder.  Ancak gölgelik örtüsünün hektarı başına dokuz kişi arasında değişir. Ağaçlar gündüz saatlerinde fotosentez yapar. Geceleri oksijeni kullanır ve karbondioksiti serbest bırakırlar.

Karbon emme kapasitesi değişebilse de, genel olarak bir ağacın yılda yaklaşık 167 kilogram karbondioksit veya 6 olgun ağaç için yılda 1 ton karbondioksit depolayabileceği kabul edilir.

 

FLORA VE FAUNA

 

Ocak faaliyetiyle fauna ve floranın zarar görmesi kaçınılmazdır. Proje Tanıtım Dosyasında geçen, ‘’Zarar görebilir fauna türleri için uygun geçiş yolları (menfez) yapılacaktır. Vahşi hayvanların temiz suya sürekli erişimi sağlanacaktır. Vahşi hayvanlar kirli/toksik sulardan uzak tutulacaktır. Kritik türler ve habitatlar saptanarak tür ve habitat bazında özel tedbirler uygulanacaktır’’ gibi ifadelerin gerçekle bir ilgisi bulunmamaktadır.

 

SAHANIN HİDROLOJİSİ VE HİDROJEOLOJİSİ

 

Ruhsat sahası karstik bir alandır. Yağmur suları kırık ve çatlaklı yapısı sayesinde yer altına süzülür ve orada depolanır. Saha içinde kalan dereler bulunur. Mermer ocağı faaliyetiyle dere ve yer altı suyu kaynağı da ortadan kaldırılacaktır. ‘’Su yüzeyi ÇED alanında ve çevresinde mevimsel akışlı dere bulunmaktadır. Dere yataklarına hiçbir şekilde müdahale edilmeyecek, pasa malzeme dökülmeyecek, katı ve sıvı atık verilmeyecektir’’ denilmektedir. Bunun gerçekleşeceğini kim denetleyecektir. 

 

SU KAYNAKLARINA ETKİSİ

 

Mermer üretimi yapılan kireçtaşı kayası karstik özellikli olup, yağmur sularını bünyesinde depolar, yer altı su yolu ile yakınındaki kaynakları, tarım alanlarını besler. Ruhsat alanından süzülen yer altı suları gerek yer altı suyolu ile ve gerekse yağışlı mevsimlerde yüzeyden derelerle yakınındaki yerleşim alanına ve su kaynaklarına ulaşır.

 Nitekim karstlaşma ile kayaç yüzeylerinde karren yapıları, çöküntü çukurluklar oluşmuştur.  Kireçtaşları erime yüzeyli ve gözeneklidir. Kireçtaşları mikro ve makro çatlaklı ve gözenekli, içinde karstik boşluklar barındıran, yağmur sularını depolayan tıpkı bir binanın çatısındaki su deposu gibi, birer su deposudurlar. Mermer ocağı ile bu sistem ortadan kalkacaktır.

Ormanlık alandaki bu karstik kireçtaşı, dolomit kayaları kırık ve çatlaklardan yağmur suları yerin derinliklerine doğru süzülür ve depolanır. Gözenekleri ile kırık ve çatlakları içinde, yağmur sularının zemin içerisine süzülmesiyle oluşan meteorik sular, daha önceden hapsolmuş formasyon suları vardır. Sedimantasyon sırasında hapsolmuş olan formasyon suları hidrolojik döngünün bir parçasıdır. Ayrıca çok eski jeolojik zamanda oluşan fosil sular bulunur. Özellikle kireçtaşı kayaları birer su deposudurlar.

Mermer ocağı yarmaları kaya çatlak sistemlerini kestiklerinden, yer altı suyuna sızan suyun açığa çıkmasına, akış yönünün değişmesine, buharlaşmasına ve kaybına neden olur.

Mermer ocağı ile karstik yapının ve kırıkların yok olmasına ve bunların doğal dengesinin bozulmasına neden olacaktır. Ayrıca pasalardan (atıklardan) karstik suyollarıyla yer altı ve dere suyuna karışan sedimanlar suların sıcaklığını, pH, elektrik iletkenliği ve biyolojik oksijen ihtiyacı derişimini değiştirerek canlılar için zararı olacaktır. İşletmede kullanılacak su miktarı günde 53,38 m3 olarak hesaplanmış. Bu suyun nereden temin edileceği belirtilmemektedir.

 

SANAL SU TÜKETİMİ-SU AYAK İZİ

 

Kireçtaşı kayası işletmesiyle yeşil su ayak izi diye nitelendirdiğimiz, yağmur sularının içlerine süzülmesini sağlayan ve yer altı suyu olarak mavi su ayak izini oluşturan kireçtaşı kayaları yok edildiğinden sanal su kaybı olmaktadır. Kireçtaşı mermer ocağından kaynaklı kayaların ortadan kaldırılmasıyla ne miktarda yeşil ve mavi su kaybı olacaktır. Bunun hesaplanması gerekiyor. Bu kaybedilecek su insan ve bitkiler için gereklidir.

İklim krizi yaşanıyorken su kaybına yol açabilecek böyle bir işletme kabul edilemez. Ayrıca ocaktaki faaliyetlerde, üretiminde doğrudan mavi su ayak izi yani yer altı tatlı suyu tüketilmektedir. Diğer aşamalarda kirliliği gidermede kullanılan gri su söz konusudur.  Bunun bir de fosil su, formasyon suyu sanal su miktarları bulunmaktadır. Kireçtaşı ve dolomit kayaları gözeneklerinde su bulundururlar.  Kireçtaşı kayaları gibi sedimanter kayaçların gözenekleri ile kırık ve çatlakları içinde, yağmur sularının zemin içerisine süzülmesiyle oluşan ‘’meteorik sular’’, daha önceden hapsolmuş ‘’formasyon suları’’ vardır. 

Özellikle kireçtaşı ve dolomit içinde tane, matriks, karbonat çimento ile doldurulmamış boşluklar gözenekler bulunur. Bu boşluklar taneler arası, tane içi, kristaller arası ve kalıp porozitesi şeklinde olmakta ve gözenek suyu bulunmaktadır. 

Karbonat minerallerinden olan kalsit, kalsiyum karbonat (CaCO3), dolomit ise kalsiyum-magnezyum karbonat CaMg(CO3)2 bileşimlidir. Dolomit minerali kalsit mineralinin bir çeşit diyajenez geçirmesiyle olur. Kalsitin 108.7 cm3 mol hacmi, Dolomitleşmede 94.6 cm3 mol olur. Ve yüzde olarak eksi 13 molekül eksilmesi olur; yani boşluk oluşur. Kalsitin gözenek hacmi düşük, dolomitin gözenek hacmi porozitesi diğer kayaçlara göre yüksektir. 

Dolayısıyla oluşan bu boşluklarda yer altı suyu depolanır. Mermer ocağının ortadan kaldıracağı kireçtaşı kayalarıyla aslında ortadan kaldırılan yer altı su kaynaklarıdır.

Bunu ülke genelindeki tüm maden ocakları üzerinden hesaplayacak olursak ülkemizin yer altı su kaynaklarının milyarlarca m3’ü kaybedilmiş olmaktadır.

 

TOPRAK VE TARIMA ETKİSİ

 

Ruhsat alanında Terra Rossa tipi kırmızı topraklar bulunur. Toprak bir canlı varlıktır. Bünyesinde mikroorganizmalar, solucanlar, bakteriler bulunur ve toprağın oksijenli, havadar kalmasını ve besince zenginleşmesini sağlarlar. Bitkisel toprak sıyrılarak bir alanda stoklanmasıyla toprağın kimyasında ve biyolojik yapısında değişiklik olur, atmosferik şartlar, yağmur, kar, buzlanma, sıcaklık gibi nedenlerle toprak özelliğini kaybeder.

Toprağın ana maddesi kayaçlardır. Kayaçlar olmazsa toprakta, bitkilerde, su da olmaz. Mermer ocağıyla kireçtaşı kayaları yerlerinden kaldırıldığı için çevresindeki toprak oluşumu da durur. Tarım alanlarına yakın dolomit ocağı tozları bitkilere ve ekili alanlara zararı olur. Tarım alanlarında toprağın nemi azalır ve toprak kurur; tarımsal faaliyette ve içme amaçlı kullanılan yer altı suyu azalır; kuyuların su seviyeleri düşer; açılacak ocak bitişiğindeki meyve ağaçları kurur.

 

MERMER OCAĞI ZEYTİNLİK YASASINA AYKIRI

 

Mermer ocağı fotoğrafta görüldüğü üzere zeytinlikler içinde ve sınırdır. 3573 sayılı ‘’Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun, Madde-20: ’Zeytinlik sahaları içinde ve bu sahalara en az 3 kilometre mesafede zeytinyağı fabrikası hariç zeytinliklerin vegatatif ve generatif gelişmesine mani olacak kimyevî atık bırakan, toz ve duman çıkaran tesis yapılamaz ve işletilemez’’ diye ifade edilmektedir. Bu Kanuna göre taşocağı ya da mermer ocağı çevresinde zeytinlikler bulunmakta ise ve zeytinliklere mesafesi 3000 metreden daha az ise taşocağı ya da mermer ocağına faaliyetine izin verilemez.

 

PATLATMALARIN ETKİLERİ

 

Proje Tanıtım Dosyasında, işletmenin üretim sırasında oluşabilecek toz miktarı kontrolsüz çalışılması durumunda 138,48 kg/saat, kontrollü çalışılması durumunda ise 20,212 kg/saat olarak bulunduğu’’ belirtilmektedir. Proje sahasına en yakın mesken 165 metre mesafede bulunmaktadır. Patlatma sırasında, mermer ocağı yakınında yaşayan insanlar, ‘’Evlerimizin duvarları çatlayacak mı, evimiz yıkılacak mı, çatıya taş mı gelecek’’ kaygı ve endişesiyle korkar ve psikolojileri bozulur. Kontrol ve denetimleri tam yapılamayan bazı taş ocaklarında dinamit patlatılması nedeniyle çevredeki yaşayanlar ve ocakta çalışanların yaralandığına tanık olunmuştur. Patlatmayla oluşan sarsıntıyla heyelanlar ve zeminde çökmelerin olması, evlerin duvarlarında çatlakların oluşması kuvvetle muhtemeldir. Ayrıca, patlatma anında çevreye fırlayan kaya parçaları evlere, ekili alanlara, bitkilere, ağaçlara da zarar verir.

TOZLARIN ZARARLARI

 

Mermer ocağından yayılan tozun tane boyutunun 56 mikron altında olabilmektedir. Kireçtaşı yani kalker ve dolomit tozu inert, yani akciğerlerde bir zarara yol açmayan toz olarak kabul edilmektedir. Kireçtaşı ve dolomit tozu inerttir; dolayısıyla akciğerlerde zarara yol açmaz; bilgisi doğru değildir. Kireçtaşı ve Dolomit kayaları içinde demir, silis, arsenik gibi kanserojen ve pnömokonyoz nedeni mineraller de bulunabilir. Özellikli kuru havalarda ve rüzgarlı günlerde ocak çevresinde ciddi toz kirliliği oluşur. Toz kirliliği çevredeki bitki ve ağaç örtüsüne ciddi zararlar verir. 

 

MEYVE AĞAÇLARI VE TOHUMLU BİTKİLERİN YAPRAKLARI İLE DÖLLENMEYE TOZUN ETKİSİ

 

Mermer tozu, bitki yapraklarında stomaları kapatır ve bitki zayıf düşer. Bitki zayıf düşünce parazitler bitkiye hücum ederler ve bitki ölür. Toz, bitkilerin yapraklarında solunumu ve fotosentezi engeller; döllenmeyi önler ve meyve oluşumunu azaltır. Ayrıca mermer ocağı kaynaklı toz, çevrede arıcılık faaliyetlerine zarar verir.

1- Toz yaprak yüzeyine konar. 

2-Gece nemi ile nemlenen toz, gündüz kuruyarak yaprak yüzeyinde kabuklaşır. Özellikle kül ve küldeki sönmemiş kireç tozu (CaO) gece hava nemi ve çiğ ile önce Ca(OH) sonra da Ca(HCOз)‘a dönüşür. Bu kalsiyum bikarbonat gündüz hava ısındığında kuruyarak diğer toz ve kül taneciklerini de birbirine yapıştırır. Yüzeyi toz kabuğu ile kaplanmış olan yaprak yeterli güneş enerjisi alamaz, fotosentez ve solunum gücü azalır. Bu azalma bitkinin beslenme, meyve verme ve büyütme gücüne olumsuz etki yapar.  

3- İnce toz yaprağın solunum gözeneklerini tıkar. Gözenek kapakçıklarının kapanmasını engeller. Gözenek kapakçıkları kapanamayan yaprak devamlı terleme ile su kaybeder ve bir tür “fizyolojik kuraklık etkisi” olayı gerçekleşir. 

4- Kül ve ince tozlar dişi çiçeğin yumurtalık borusunun ağzına konar ve buradaki yapışkan sıvıyı kurutur. Çiçek tozları yumurtalığın ağzına yapışamaz ve yumurtalığa taşınamaz. Bu durumda ağaç çiçek açar. Ama döllenme gerçekleşemediği için meyve verimi azalır. 

 

MERMER ÇAMURU ZARARI

 

Ocak ve çevresinde biriken tozun yağışlarla çamur haline gelmesiyle, ciddi kirlilik olur. Mermer ocağında oluşan çamurunun önemli bir miktarı kalsiyum oksit ve magnezyum oksittir. Az miktarda kuvars içerir. Çamurdaki partiküllerin boyutları 200 mm’nin altındadır.

Ocaktan kaynaklı çamurları gelişi güzel döküldüğü zaman eko sistemin fiziksel, kimyasal ve biyolojik yapısı için ciddi tehdit oluşturmaktadır. Dolomit çamuru toprağa döküldüğü zaman, toprağın su süzme kapasitesini azalttığından dolayı arazinin üretkenliğini ters etkiler. Alıcı ortam suyunun bulanıklığını artırır ve faydalı kullanımını azaltır. Toprağa dökülmüş mermer çamurları, bitki örtüsünün geliştirmesini önler veya bodur bırakır. Dere yataklarının doldurur ve dere kesitinin daralmasına neden olur. Bazı dereler bu atıklarla doldurulmuştur. Toprağa dökülmüş mermer çamuru kuruduğu zaman küçük partiküller havada uçuşarak ciddi hava kirlenmesine neden olur. 

Yağmurlu mevsimlerde mermer çamuru ÇED alanındaki karstik boşluklardan yer altı suyuna ulaşır ve kirletir. Çevrede otlayan hayvanlar mermer çamuru birikintilerine, havuzlarına saplanabilirler.  Mermer çamuru alıcı derelere ulaştığında kil boyu partiküller balıkların solungaçlarına yapışarak, tıkar ve oksijensiz bırakarak toplu ölmelerine yol açar. Toprağa uzun süreli çökelmeden dolayı, daha küçük partiküller, su taşıma rejimini düşürmekte, bu durumdan yer altı suyu ciddi şekilde olumsuz etkilenecektir.

 

PASALARIN – KATI ATIKLARIN ETKİSİ

 

ÇED alanında moloz ve pasaya giden malzeme, yakınındaki yerleşimi, orman ve bitki örtüsünü, tarımı ve arıcılığı, su kaynaklarını tehdit edecektir. Atık suları arıtılmadan dereye verildiğinde çevreyi ciddi olarak kirletir.

Mermer ocağı iş makinaları yağlar, petrol ve türevleri, bazı kimyasallar karstik yapıda olan alanda toprak ve yer altı suyunu kirletir.Mermer, kalker aranması, çıkarılması ve fiziksel işlemlerle işlenmesi sonucunda oluşan maden atıkları, 2017 yılı Maden Atıkları Yönetmeliğinde İnert Atık Listesinde yer almaktadır.

Maden Kanununda geçen bu ifade doğru değildir. Kireçtaşı ve dolomit tanımı içinde yer alan ve işletilen arsenik, demir, silis gibi pnömokonyoz ve yapan ve toksik mineraller de olabilir.  Bu kayaların tozları hastalık yapabilir ve dolayısıyla inert değildirler. Bir malzemenin tozu canlılara ve çevreye zararı oluyorsa o toz inert kabul edilemez.

 

GÜRÜLTÜ KİRLİLİĞİ

 

       Mermer ocağı ile kırma eleme tesisi yerleşimlere yakın olduğundan, kırma eleme makinalarından ve patlatmayla gürültü oluşacaktır.  İş makinelerden kaynaklanan gürültü çevrede yaşayanların sağlığını etkileyebilir. Nitekim, PTD’da, ‘’Gürültü Şantiye binalarının sökümü sırasında kullanılan makinelerden gelen gürültü, Söküm işlemleri ile ilgili araç trafiğinden kaynaklı gürültü, Söküm için kullanılan makinelerden gelen gürültü söz konusu olabilecektir’’ denilmektedir.

 

GÖRÜNTÜ KİRLİLİĞİ

 

Mermer ocağı karayolu kenarında olup, görüntüsü iyi değildir. Mermer ocağı potansiyel görsel etki kaynakları ocağın yapısal özellikleri, hareketli alanlar ve inşaat alanlarıdır. Ocağın genel görüntüsü, çeşitli boyutlardaki çukurlukları ile toprak ve kaya artıklarından oluşan yığma tepeler (döküm sahaları) şeklinde görülmektedir. Bu manzara görüntü kirliliği yaratmakta, insanda psikolojik rahatsızlık oluşturmaktadır. 

 

TEHLİKE OLUŞTURMASI

 

Mermer ocağı bulunduğu alan eğimli bir yamaç üzerindedir. İşletme sırasında kontrolsüz olarak kopan kayalar aşağıda insan hayatını ve ormana zarar verecektir. Ocak faaliyeti sonunda, geride dik şevli-falezli sarp, uçurumlu, suyla dolabilen devasa çukurlar kalır. Türkiye’deki örneklerinden görüldüğü üzere, terk edilen ocak çevresinde koruma önlemleri alınmadığından bu durum, çevredeki insanlar ve hayvanlar, yaban hayatı için tehlikeli oluşturmaktadır. 

 

FAALİYETİ BİTEN MADEN OCAĞININ ESKİ HALİNE GETİRİLMESİ

 

Türkiye’de terk edilmiş hiçbir maden ocağı eski haline getirilmediği gibi, bu da olanaklı değildir. İşletme sonunda geride dik şevli, kayalardan oluşan çıplak, devasa çukurlar kalmaktadır. Toprak olmayınca kayaların üzerinde dikimle ağaçlandırma yapılamaz. Toprağın hammaddesi kayaçlardır. Kayaç olmazsa toprak da olmaz. Toprak oluşumu uzun yıllar almaktadır.

Kayaçların toprağa dönüşmesi yüzlerce, binlerce yılları almaktadır. Ve oluşan toprakta ağaçlar, bitkiler yetişmektedir. Toprak bir canlıdır. Bir gram kuru toprakta milyarlarca mikroorganizma vardır ve canlıları besleyen toprağa hayat verir. Terk edilen ocakların ağaçlandırılması ve eski haline getirilmesi olanaklı değildir. Çünkü dikilen ağaçların yeşermesi ve boy vermesi için, henüz toprak oluşmamıştır.

Mermer ocağı çukurları arazinin yer altı suyu akışını engeller. Çukur bölüm ağaçlandırılamadığı için çöp ve atık maddelerin doldurulduğu, lağım atıklarının boşaltıldığı depoya dönüşmektedir. Mermer ocağı çukuruna doldurulan kirletici atıklar yer altı sularına sızarak, içme sularını kirletir. Bu kadar eğimli bir yamaçta ocağın eski haline getirmesi mümkün değildir.

 

HALK ONAYI OLMADAN FAALİYET YAPILAMAZ

Yöre halkının onayı olmadan mermer ocağı faaliyette bulunamaz.

 

MERMER OCAĞININ EKONOMİYE KATKISI OLMAYACAK REFAHI ARTTIRMAYACAK

 

Proje Tanıtım Dosyasında; 

’Elde edilecek mermer ekonomiye kazandırılacaktır. Böylece maden kaynaklarının değerlendirilmesi, istihdam ve ulusal ekonomiye katkı sağlanacaktır. Kapasite artırımı projesinde yaklaşık 25 kişinin çalıştırılması planlanmaktadır. Her kişinin yaklaşık 4 kişilik bir aileden oluştuğu kabul edilirse 100 kişi bu faaliyetten direkt olarak faydalanacaktır. Ülkemiz ekonomisine katkı sağlayacaktır. Dolayısıyla yer olarak da alternatifi yoktur. Ayrıca, üretim öncesinde kullanılacak olan ekipmanların alımı ve daha birçok hazırlık için yapılacak giderler, yine üretim sırasında, işçilerin gıda ve giyim giderleri, ekipmanların bakım, onarım ve yedek parça giderleri, yakıt giderleri, genel ve beklenmeyen giderler, Gazipaşa ilçesinde ekonomiyi canlandıracaktır’’ şeklinde afaki, gerçek dışı, yanlış algıya yol açan ifadelerdir. Kapasitesi olmayan, mevcut durumda blok mermer üretimi duran ocakta 25 kişi çalışacağı ve bunların gıda ve giyiminden Gazipaşa’da ekonominin canlanacağını söylemek, saptırmadan ibarettir.

 

KÜMÜLATİF DEĞERLENDİRME

 

Kümülatif değerlendirme yapıldığında, mermer ocağının yüzey ve yer altı suyuna zararları, topoğrafyanın, morfolojinin bozulacağı, erozyona yol açacağı, orman ve bitki örtüsüne, tarım alanlarına zararı olacağı, tozlarının bitki, sebze ve meyve ağaçlarına zararı olacağı, oluşacak dik falez ve derin çukurların insan ve canlılar için tehdit oluşturacağı ortadadır.Toprağın ana maddesi kayaçlardır. Kayaçlar olmazsa toprak, bitkiler, su da olmaz. Yer altı suyu; içme suyu, kullanma suyu ve ovadaki tarım alanlarının sulanması, bitkisel üretimin arttırılması, halkın beslenmesi için kullanılmaktadır. 

Bu ilişki ‘üstün kamu yararı’ kapsamında kavranır ve değerlendirilir. Bilimsel sonuçları ortaya konmadan, çevreyi ve su kaynaklarını, ormanı yok edecek dolomit ocağı açılmamalı, su depolama alanı, yer altı suyunu besleyen önemli bir akifer olan bu kireçtaşı ve dolomit kayalarının bulunduğu alanda mermer ocağı faaliyetlerine izin verilmemelidir. 

Proje nedeniyle kirlenmesi muhtemel olan çevrenin; nüfus, fauna, flora, jeolojik ve hidrojeolojik özellikler, doğal afet durumu, toprak, su, hava (atmosferik koşullar), iklimsel faktörler, mülkiyet durumu, mimari ve arkeolojik miras, peyzaj özellikleri, arazi kullanım durumu, hassasiyet derecesi ortaya konulmalıdır.            

Kaynak

Eşref Atabey. 2023. Madencilik ve Çevre. 196s. Sarmal Kitabevi. ISBN: 9786256885042. İstanbul.

İR: 76800 Ruhsat Nolu Mermer Pasası Kırma Eleme Tesisi Üretimsel Kapasite Artışı Nihai Proje Tanıtım Dosyası. 

Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu