ALİ DİZDAR’IN YAZISI, ACİL ÖNLEM…
Çok sık tekrarladığım bir gerçek var karada ürettiğimiz yoğun atıklar denizlerimizi kirletiyor. Denizdeki teknelerin kirletme oranı %5 dir. Ancak bu oranı da göz ardı edersek teknelerin yoğun olduğu bölgeleri kirletmeleri mümkün olacaktır. Göçek Koyları artık alarm veriyor.
GEMİLERDEN ATIK ALINMASI VE ATIKLARIN KONTROLÜ YÖNETMELİĞİ
İKİNCİ BÖLÜM – Genel Hükümler – Deniz ve Çevresinin Korunması
Madde 5 — (Değişik:RG-18/3/2010-27525) (1)
Deniz kirliliğini önlemek amacıyla gemilerden kaynaklanan atıkları çevreye zarar verecek şekilde doğrudan ve/veya dolaylı olarak deniz ortamına bırakmak yasaktır.
Gemilerden kaynaklanan atıkların atık kabul tesislerine ve atık alma gemilerine verilmesi, alınması, geçici depolanması ve bertarafı safhalarında sorumlu gerçek ve tüzel kişiler, çevre ve insan sağlığına zarar vermeyecek tedbirleri almak zorundadır.
Peki peki anladık!… Da tesislerimiz ve aldığımız önlemler yeterli mi? Onlar için kurduğumuz deşarj istasyonları ve atık alım teknelerimiz yeterli mi? Sezon başı Büyükşehir belediyemiz 8 adet teknemizle göreve hazırız yayını yapıyor.
ANCAK YETERLİ Mİ?…. Değil elbet
TEKNELERİN ATIKLARINI ALABİLİYORMUYUZ?…. Hepsini alamıyoruz! Çok az bir kısmını alıyoruz.
Bir haberden alıntı;
2022’de teknelerden 4 Milyon litre atık su toplandı
Muğla Büyükşehir Belediyesi atık alım tekneleri her yıl olduğu gibi bu yıl da denizlerin korunması için yoğun mesai harcadı. Ekipler atık alım tekneleri ile 2022 yılında teknelerden 4 milyon 483 bin litre pis su topladı. 11 aylık dönemde 2 bin 242 tekneye hizmet verilirken, 7 atık alım teknesi gelecek turizm sezonu için onarım ve bakıma alındı.
Muğla kıyılarında yaz sezonunda muhtemel 10 000 tekne gezi yapıyor. Sezonu ortalama 100 gün (yaklaşık 14 hafta) olarak ele alırsak ve her tekne ortalama haftada 1 ton atık üretirse her tekne sezonda en az 14 ton atık üretiyor demektir. 10.000 x14 = 140 000 ton yani 140 milyon litere atık yapar. “Bu adam çok abartıyor” diyerek bu miktarı 100 milyon tona düşürseniz ne yazar. Sizin bunun 4-5 milyonunu almanız hizmetten sayılmaz.
Gerisi ne oluyor koylara, kıyılara çaktırmadan salınıyor.
Teknelerden bu atıkları alıp bertaraf edebilmek zor mu? Hiç de değil!…
Önce teknelerdeki atığı alabilme seçeneklerini çoğaltmamız gerekiyor. 8 tekne yeterli değil. Bu 8 tekne sadece Bodrum için bile yetersiz. Ayrıca teknelerin rahat yanaşabileceği ve atığını kolaylıkla verebileceği kıyılarda özel istasyonlar yapmamız lazım.
Muğla bazında ilerde çoğaltmak şartıyla şimdilik en az 30 atık alım teknesine ihtiyacımız var.
Bodrum’a 8
Güllük’e 2
Gökova’ya 4
Hisarönü’ne 4
Marmaris’e 4
Göçek’e 4
Fethiye’ye 4
Yoksa denizi tekneler de kirletmeye başlayacak çünkü Türkiye’nin Ege ve Akdeniz kıyılarında tekneler en çok Muğla kıyılarını kullanıyor. Muğla liman ve marinalarında yaklaşık 10.000 tekne barınıyor dışarıdan gezmeye gelenleri de sayarsanız tekne yoğunluğumuz çok fazla. Denizi kirletmelerini istemiyorsak önlemini almalıyız.
Teknelerdeki atığı alabilmek de tek başına sorunu çözmüyor. Teknelerle ya da istasyonlar vasıtasıyla aldığımız atıkları bertaraf edebilmeliyiz. Şu anda teknelerden en baba ihtimalle %10’unu alabildiğimiz atığı götürüp mevcut karadaki atık istasyonlarına boşaltıyoruz. Yani dolaylı olarak denize boşaltıyoruz. Biz zaten bu arıtma istasyonları denizi kirletiyor diye yırtınıyoruz. Yönetmelikte de yazdığı gibi “doğrudan ve/veya dolaylı olarak deniz ortamına bırakmak yasaktır.” Diyor.
Denize atık boşaltmak yasaklanmadan önce teknelere kıyıdan en az 3 mil açıkta derinliği 60 metreden fazla olmak kaydıyla atığını geniş alana yayarak boşaltma izni verilirdi. Şimdi ise teknelerden alabildiğimiz atığı, tam arıtma yapamadığını iddia ettiğimiz istasyonlarından kıyının 200 metre ilerisine boşaltıyoruz. “Gelen Gideni Aratır”a benzedi.
Benim asıl ALARM verdiğim konu; Bodrum’daki teknelerin büyük çoğunluğu atığını denize üstelik olduğu yere bırakmak zorunda kalıyor. Çünkü Bodrum Yarımadası etrafında sezon boyunca günlük sürekli dolaşan minimum 1000 tekne var. Bir-iki adet atık alım teknesiyle bunların atığını almaya yetişemezsiniz. Marinalardaki atık alım istasyonları da yeterli değildir.
Bir örnek verelim ve işin vahametini kavrayalım ve lütfen önlem alalım.
Yarımadamızın kuzey yakasında en popüler mekân Türkbükü ve çevresidir. Doğal olarak tekneler de orada kümelenirler.
Google Earth de Türkbükü’nü zumladığınızda görülenler oldukça endişe vericidir. Google Earth ın 7/7/2024 tarihli bu görüntüsünde Hebil Koyu’ndan Torba Koyu’na kadar olan bölgede üşenmeyip siz de sayarsanız 300 (atık üretme olasılığı olan) tekne konuşlanmış görürsünüz ve birkaç da seyir halinde tekne ve bu görüntü sezonun büyük çoğunluğunda böyledir.
FOTO…..AÖ…001
Hebil Koyu, Kesire Burnu, Türkbükü, Gölköy, Cennet Koy, Gökburun Limanı (Hattat Koyu), Demir Koyu ve hatta Torba koyunda atık alım istasyonu yoktur. Olanlarsa göstermeliktir. Var diye iddia edenlerle kıyasıya restleşirim. Atık alım teknesi de yoktur. Olsa ne yazar bir tekneyle kime ne hizmet verecek?
FOTO…..AÖ…002
Yukarıda gördüğünüz fotoğrafta Kesire Burnu altındaki kanalda ve Büyük Ada etrafında bağlamış tekneler atığını vermek için bir istasyona gitmek istemez. Yerinden hareket ettiği zaman bir başka teknenin gelip yerini kapacağını bilir. Oraya bir atık alım teknesi göndermezseniz kendi işine kendi görür.
FOTO…..AÖ…003
FOTO…..AÖ…004
FOTO…..AÖ…005
Peki bu kadar tekne atığını ne yapıyor sizce…????????
Sahil Güvenlik Teşkilatı teknelere 15 günde bir atığını verme mecburiyeti getirmişti. O da yanlış. Bizim imal ettiğimiz guletler belki ancak bir motor yat atığını 1 haftadan fazla biriktirip bekletme gücüne sahip değildir. İçerisinde yaşayan sayısı arttıkça bu günler kısalır.
Kontrollerde ceza yiyen de pek yoktur. Herkes 15 günde bir atığını verdiğini ispat eder belgelere sahip. Bu nasıl oluyor siz tahmin edin.
Gümbet’teki Marina, Bitez’deki Marina, Kumbahçe Koyu’ndaki, yani Bodrum açıklarında demirli tekneler ve Bodrum’da günlük gezi yapan tüm teknelerde durum da aynıdır. Atık alım tekneleri Bodrum özelinde ton başına (1 tona kadar) 900 ila 1000 lira ücret alıyormuş. Ve fazlası da katlanarak gidiyormuş. Bu da bir handikaptır. Hizmete soktuğunuz atık alım teknelerinin hizmet ve bakım masraflarını kendilerinin karşılamasını, belediyeye ek külfet getirmemesini istemeniz normaldir ancak yükümlü olduğunuz bu işten para kazanma yolunu gözetmeniz hiç doğru değildir.
Bu hizmet ya ücretsiz ya da çok düşük ücretlerle yapılmalıdır. Çünkü konumuz en değerli turizm alt yapımız ve gıda elde ettiğimiz denizlerimizi kirletmekten korumaktır.
Lütfen atık alım teknelerini çoğaltalım ve atık verme zorunluluk günlerini eskisi gibi 1 haftaya indirelim. Atık alım tekneleri çok pahalıya mal olan tekneler değildir. Bayramlarda seyranlarda meydanlarda düzenlediğiniz konser ücretine bir tekne yapabilirsiniz.
Arıtma istasyonlarımızı üst düzey titizlik göstererek inşa etmeli ve çalışmasını sağlamalıyız. Atıklarımızı da denize deşarj etmememiz gerekiyor denizi olmayan yöreler, ülkeler nasıl becerebiliyorsa biz de becerebilmeliyiz.
“İşin kolayı var at denize gitsin” kolaycılığından ve üşengeçliğinden kurtulalım arık.
Saygılarımla. Ali Dizdar.