ALİ DİZDARFLAŞ HABERHABERLER

ALİ DİZDAR YAZDI, NO FAŞİST, NO GOMİNİST… I AM TURİST…

NO FAŞİST, NO GOMİNİST… I AM TURİST…

 

 

Bodrum sadece tarihsel ya da doğal alanlarının güzelliği ile ya da dünya kültür mirasına kaydedilen yerleri olması ile enteresan bir yer değildir. Bodrum, yaşayanlarının ilginçliklerinin yazılması gerekli Türkiye’nin sahip olduğu en ilginç yörelerinden biridir. Ve burada iz bırakmış enteresan kişilerinden ikisi de birbirine dost ve biri diğerinden ilginç KİRLİ MEMET ve KİSS GALİP’tir.

 

 

Önce KİRLİ MEHMET den başlayalım. Mehmet Durmaz makine tamircisidir. Bizde makine tamirciliği tornacılıkla başlar, ihtiyaç hissedildikçe makine tamirciliğine geçiş yapılır. Makine tamirciliği de yetmemiş teknelerde sık sık arızalanan demir IRGAT şikayetlerine de çözüm bulmuş ve az arızalanan IRGAT imal etmişti. Tekneciler bilirler üzerinde marka yazısı yoksa KİRLİ İMALATI IRGAT’tır.

 

FOTO KMKG 001

 

 

Neden KİRLİ dediklerini yazalım. Mehmet DURMAZ malum makine tamircisiydi ve bir tamircinin üstü başı kirli olur, kir dediğim, yağ pas bulaşmış kara kara lekeler ve bu onun iş kıyafetidir temiz olmaz. Mehmet dükkanında çalışırken birden canı çeker, canı sıkılır ya da ilham arar çıkar gider iş kıyafetiyle kahvede bir kahve içer kimi bulduysa bir el tavla atar ya da karnı acıkır iş kıyafetiyle gider lokantada yemeğini yer. Ya da o kıyafetle Jandarma Bot Komutanını ziyarete gider Kale Kafede oturup hasbihâl edebilirdi. O nedenle MEMET geldi kiriyle diye kimse yadırgamazdı. Bodrum’da Mehmet çoktur. Hangi Mehmet dendiğinde de illaki bir tarif gerekir. Kolay ve isabetli tarif, KİRLİ MEMET tam isabet olunca artık kalıcı olur.

 

 

Enteresanlık bununla bitmez Bodrum’da tanıdığımız meşhur olan iki Mehmet Durmaz vardır biri diğerinin eniştesidir. Birine BÜYÜK KİRLİ diğerine de KÜÇÜK KİRLİ dediler. Büyük Kirli Mehmet, makine tamircisi idi ve de kirli gezdiği için yakışan bir lakap almıştı ancak Küçük Kirli ise tersane sahibi idi ve hayatında hiç üstü başı kirli gezmezdi ancak eniştesinin ününe kurban gitti.

 

 

Merceğimizde BÜYÜK KİRLİ MEHMET var. 2012 de kaybettik hakkında çok şey yazılıp çizilmesi gereken ilginç olduğu kadar teknecilerin cankurtaranı olan birisi idi. Ağzından birkaç laf alıp kitabıma yazmayı çok isterdim ancak en az onun kadar enteresan çok iyi bir dostu KİSS GALİP onu yazmış ki daha üstüne söylenecek lakırdı bırakmamış.

 

 

KİSS GALİP (Galip İSEN) Kirli Mehmet’e rakip enteresanlıklar içinde bir yaşama imza atmış biriydi. Ben onu tekne kıçında oturmuş, elinde, içinde fesleğen yaprakları sokuşturulmuş rakı kadehi ve yanında erik ile etrafındakilere bir şeyler anlatırken anımsarım. Susmayan bir dili vardı ki sosyal medyada da durmadan yazan her tarakta bezi, fikri ve eleştirisi olan bilgin bir adamdı. Ara sıra benim yazılarımda yaptığım imla ya da yazım hatalarıma takılır, basardı fırçayı. Her yazısının ya da yorumunun altına da “KİSS” yazmayı ihmal etmezdi. Ben de sizlere Galip İSEN’in KİRLİ MEHMET için yazdığı yazısını aktarıyorum ki zamanın acımasız unutulanlarına karışıp gitmesin.

KİRLİ MEHMET

 

 

Bodrum’un meşhur mekanik ustalarından, ilginç insan, iyi dost, filozof Kirli Mehmet (Durmaz) öldü. Bir süre arkasından bir şey söyleyemedim, bir nev’i nutkum tutuldu. Fakat Bodrum Cup’ın enternasyonal ayaklarından biri Kirli’ye ithaf edilince, klavyeye dokunmak farz oldu. Bu Kirli’nin benim kalemimden çıkma “obituvar” ıdır (Vefat eden kişi hakkında yazılan kısa biyografi) güle güle git yazısı değil, bir tür günah çıkarmadır. Günahın pek azı bende ve benim gibilerde olsa da aziz halkımın alışkanlıkları açısından biraz uzunca bir metin ama kirli için hiçtir bu…

 

 

Şimdi inanmak zor gelir ama bir zamanlar Bodrum, Türkiye’de böyle tanınmış, herkesin üşüştüğü bir yer değildi. Yolu bile yoktu. Daha doğrusu, neredeyse taaa Romalılardan kalma, yer yer Kral Yolu ile yer yer İskender’in de geçtiği tarihî yollarla karışan, viraj üstüne virajların insanı sarhoş ettiği kıvrımlar dolaşılır, aşılır, saatler sonra İzmir’den Bodrum’a varılırdı.

 

Gelgelelim, dünya Bodrum’u keşfetmişti bile. Kalenin önündeki iskelede, limanın içinde, kalenin doğusundaki koyda, sükûnet içinde biblo gibi güzel bir kasabacığı seyredip, yaşayarak alargada kuğu gibi yatlar, 72 milletin bayrağını dalgalandırarak süzülür, bizim de onlara baka baka içimiz giderdi. Bizim ise hâlâ yalandan da olsa bir yelkeniyle su pompalamaya yarayan ama denize uygulanmış Farmann, Wisconsin motorlarla donatılmış piyadelerimiz, koca kıçlı tratalarımız, Gangava kayıklarımız vardı. Yatçı değildik ama denizci idik vesselâm…

 

 

Tabii ki fakir bir ülkenin fakir bir yöresinde, ithali neredeyse imkânsız makine aksamını evlâdiyelik kullanmaya mahkûm balıkçı, süngerci gemileri sık sık bozulurdu, normal. Eh, yat dediğimiz de… Kul yapısı. Onun da orası, burası, motoru, vinci v.s. arıza “eder” mi eder, değil mi?. Düşünün, o zamanlar değil Bodrum, İstanbul’da Ankara’da bile bir parçayı yurt dışından getirtmek adamı intihara sevk edecek bir ızdırap!.. Her yer vahim bir mahrumiyet bölgesi. Kos deseniz, bizden gariban yatağı…

 

 

Ne yapacak elin “cavırı” arızalı kayık ile Allah’ın Bodrum’unda? Çare? Çare Bodrum’un olağanüstü ustaları. Tek kelime yabancı dil bilmeden, belki hayatında ilk defa gördüğü bir avadanlığı evirip, çevirip, inceleyip, çözümleyip tamir ediveren; tamir edemezse tornada çekiveren Bodrumlu ustalar. Torna dediysek, öyle mufassal, ince ayarlı hassas makineler gelmesin akla. Şu kadar söyleyelim yeter: o devirde Bodrum’da doğru dürüst, elektrik yok!.. Dolayısıyla, torna dediğimizin de çoğu el emeği, göz nuru, akıl pırıltısı. Tamirci Kemal Usta, Tüfekçilerin Ali ve kardeşi Mahmut ustalar, sıfatlarına öyle layıklar ki, Ali Usta denize düşen bir uçağın motorlarını uyarlayıp, meşhur Mustafa tratasına monte etmesi ile maruf.

 

 

Eh, uçak motorunu denize indiren usta yanında yetişince, Kirli Mehmet, Niyazi Usta, Erol Usta gibi ikinci kuşak büyük ustalar için yat tamiri pek de zor bir iş olmamıştır her halde. Bu insanlar ve onlarla birlikte yetişen meslektaşları, peynir tenekesinden Farmann dizellere, Wisconsin gazlı-benzinlilere, motor gömleği v.s. yapabilecek maharette, arızayı cebir problemi çözer gibi irdeleyen ve cerrah hassasiyeti ile gideren, keşfedilip tanınmamış dâhiler idi. Ben daha çocuk yaşlarda iken Kirli Mehmet’in dükkânında, yabancı turistlere tercümanlık ederken, büyük bir hayret ve hayranlıkla o saçları erken ağarmış, ak sakallı, gözlerinden zekâ yıldırımları çakan mekanik sihirbazının çalışmasını seyrederdim. “Problem varsa, çözümü de mutlaka vardır, ölüm hâriç” felsefesini pratikte, ben o atelyede gözümle görerek öğrendim.

Kirli’nin meşhur dükkânı, yerli turistlerimizin muhteşem bir hayal gücü ve şairâne bir ilham ile adını “Meyhaneler Sokağı”na çevirdikleri Eski Banka sokağında, Liman Başkanlığının arkasında, çarşı caddesinden birkaç adım Doğuda idi. Kapısında da dükkânı meşhur eden o meşhur levha asılı dururdu:

 

 

AVAMİ SINIFINDAN İSTİSMARA MÜSAİT

OPERATÖR DOKTOR KİRLİ MEHMET

(Her nevi dizel bozulur)

 

 

 

FOTO KMKG 002

 

Eh, bozulacak dizel varsa, Kirli de bozmayı bilirdi doğrusu. Dizel bozmakta o kadar mahir idi ki, Türkiye’nin Vahşi Batı falan değil, bugünkü Afganistan’a benzediği kanlı günlerde, bir garibin yatı Çanakkale’de bozulmuş, Kirli’ye haber uçurulmuş, o da ver yol Çanakkale’ye varıp imdada yetişmiş. Yetişmiş de devir kötü. Bir sağcılar durdururmuş Kirli’yi yolda, bir solcular. Sorarlarmış “faşist misin lan sen?” veya “gomonist misin lan sen?” diye. Ağarmış saçları, sakalı, rahat giysileri, ayağında muhtemelen Ali Güven’in elinden çıkma sandaletleri, boynunda uzun bir zincir, ucunda sallanan kim bilir hangi teknik esrarın simgesi bir kolye ile gezen ve hâlâ Bodrum’un munis, hır-gürden uzak havasını ciğerlerinde taşıyan Kirli de basarmış cevabı “no faşist, no gomonist… I am turist”.

 

 

Kirli’nin Eski Banka Sokağı’ndaki tornacı dükkânı, akşam saatlerinde tam bir metamorfoz geçirirdi. Önce ortalıktaki alet, edevat, takım v.s. ve de tamire gelen ne kırık dökük varsa içeri alınırdı. Sonra birisi, kapının önünde duran kocaman bir ayna mahrutînin (dişli), ki çapı sağlam bir buçuk metro vardı, yüzünü güzelce siler, yağdan, pastan arındırır, üstüne tertemiz bir beyaz örtü yazar (serer) idi. Derken porselen takımlar çıkar, artık seçkin bir masadan daha şık görünen ayna mahrutî etrafında toplanacak o geceki şanslı kişi adedi kadar tabak, bardak, zarafet ile dizilirdi. Mahrutînin şaftın girdiği “priz direk” deliğine de varsa vazo, kırılmış ise de bardak içinde bir kırmızı karanfil yerleştirilirdi.

 

FOTO KMKG 003

 

 

Kirli’nin masası öyle bir cazibe merkezine dönerdi ki, Eski Bankalar Sokağı, Meyhaneler sokağına dönüştüğünde, masalarda oturup da yiyip içenler gözlerini, muhtemelen de gönüllerini, o derme çatma ama göz alıcı masa müsveddesi azman makinenin çevresinde, kimi taburede, kimi teneke üstünde veya hangi hurda parçasını bulduysa ona tüneyip oturmuş, pûr neş’e yiyen içen ama en önemlisi derin “musahabe” içinde meşveret eyleyen gruptan alamazlardı. Masalardan mahrutîye, mahrutîden de bilhassa güzel hanımların bulunduğu masalara, yoğun bir ikram trafiği de yaşanırdı. Avami Sınıfından İstismara Müsait Operatör Doktor Kirli Mehmet’in her nevi dizeli itina ile bozduğuna dair tabela da, özgün bir kültürel meze sıfatı ile, hem meyhanelerin dizilmeye başladığı sokağa, hem oralarda demlenenlerin keyfine renk katardı. Kirli Mehmet’in dükkânı da, dükkânın letafeti de o zamanki Bodrum’un ruh

unu yansıtırdı.

 

FOTO KMKG 004

Büyük Usta, bütün üstün zekâlılar gibi ardının üzerine oturup da saatlerce çürümeye gelemezdi. Dükkân içinde bir oraya bir buraya tırlar, kalfalara çıraklara bağırır çağırır, onlar da fırça yedikçe ustaya büsbütün bağlanırlardı. Malûm, o raconda küfür bile aklı olana derstir; eh Kirli’nin yanında ahmak barınamayacağına göre, tayfa da elbet cin sınıfındandır.

 

 

Kirli bir probleme takılıp, anında çözüm bulamayıp da sıkıldığında, elinden takımı, taklavatı bırakır, Raşit’in kahvesinde ya da iskelede soluğu alırdı. Bir tur atar, iki beşlik bozar, belki bir el de dama oynar, o arada aklına bir çare gelirse ne yapmaktaysa yarım bırakıp atelyeye seğirtir ve işi bitirir idi.

 

 

Meyhaneler, sokağı yutunca Kirli’ye de sanayi sitesinin yolu göründü. Kirli sanayiye hiç ısınamadı. Belki işi daha bile iyiydi ama, kaçacak yeri kalmamıştı. Bildiği, sevdiği Bodrum’dan sürgün edilmişti sanki. Adresini sorana “enayi sitesi” diye cevap verir, o komik ve içine zar zor sığdığı mini Fiat arabasıyla bir yerlere fırtmaya bahaneler uydurur idi. Avami sınıfından istismara müsait Op. Dr. Kirli Mehmet’in şanlı dükkânını simgeleyen o meşhur levha da Enayi Sitesinde bir garip kalmış idi. Post modern, şekilsiz bir gökdelen önüne konmuş Milo Venüsü gibi…

 

 

Bodrum dünya çapında bir yatçılık şehri olabildi ise, bunda Kirli’nin, ustalarının, çağdaşı meslektaşlarının ve yetiştirdiklerinin çok büyük rolü var. Gaz tenekesinden motor parçası üreten dâhiler, “tamir edilemez” denen avadanlıkları, teknoloji ülkelerinden gelen yatçıların hayrete düşmüş hayranlık gülücükleri ile süslü gözleri önünde eskisinden iyi çalıştıran veya tıpkısını tezgâhta işleyen o ustalar, yatçılığın bir sanayi dalına dönüşmesini de mümkün kıldılar.

 

 

Ama bütün bunları yaparken Bodrum’a bıraktıkları en derin iz kişilikleri idi. Mizah duygusu, ince, hatta sivri esprileri, dünyayı kendine özgü bir perspektiften, belki de tamire muhtaç, bozulacak bir dizel gibi gören özgün bakış açısı ile Kirli Mehmet, Bodrum’un bir zamanlar temsil ettiği yaşamın da ustası idi.

 

 

Kim bilir, o yaşam biçimi küçülüp yok oldukça, tıpkı “meyhaneler” sokağından enayi sitesine sürüldüğü gibi, sevgili Kirli’miz, yeni dünyada da kendine yer yokmuş gibi hissetti de gitti. Şimdi arkasından ağlamaya hakkımız olabilir mi?

 

 

GALİP İSEN 2012…

 

FOTO KMKG 005

 

 

Galip Beygü İSEN ( KİSS GALİP) Nuri + Vafiye İSEN çiftinin oğulları. 23 Kasım 1950’de Ankara’da doğdu. İlk ve Orta öğretimini TED Ankara Kolleji’nde tamamladı. Ardından eski adıyla “Mekteb-i Mülkiye-i Fünun-u Şahane” / “Mülkiye” / “Siyasal Bilgiler Okulu” olarak isimler alan Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde Hariciye olarak da bilinen Uluslararası İlişkiler bölümünü bitirdi. Ancak dış ilişkiler konusunu pek sevmediğinden gazetecilik yapmaya başladı. Bir ara Akademik Kariyer denedi ama hoşlanmadı yine gazeteciliğe geri döndü. Anne babasıyla 1965’te tatile geldiği Bodrum’u çok sevdi ve Lise yıllarında başlayan Bodrum’a ziyaretleri sıklaşmıştı. Nihayet 1984 yılında Bodrum’a yerleşmeye karar verdi.

 

FOTO KMKG 006

 

 

Bodrum’daki yaşamı enteresan kişiliğinin görünür olmasını sağladı. Deniz turizmi acentesi kurdu, kiraladığı Mavi Yolculuk teknelerinde kaptanlık yaptı, deniz turizminde rehberlik yaptı. Deniz Ticaret Odası Bodrum Şubesinin kurulmasına ön ayak olup ilk yönetime seçilip Yönetim Kurulu Başkanlığını yaptı. 1989 yılında başlatılan Bodrum Cup Yelken Yarışlarının kuruluş organizasyonunda Erman ARAS’a yardımcı önemli rol oynadı. Her yıl yinelenen Bodrum Cup yarışları organizasyonunun has adamıydı. “KİSS GALİP” akademik kariyerini de ihmal etmedi. Sık sık akademik makaleler yayınlıyordu ve 90 lı yılların ortalarında doçent oldu. 2001 yılında İstanbul Bilgi Üniversitesinde çalışmaya başladı ve orada Profesör unvanını aldı.

 

FOTO KMKG 007

 

 

Bodrum sevdalısıydı. Vefatına kadar hiç sakınmadan Bodrum’un korunmasını savundu. Yaptığımız saçmalıkları yüzümüze vurdu. Dostlarını dost gibi seven, sadık bir dost idi. Okuduğunu unutmayan, fotografik bir hafızaya sahip, filozof kıvamında, düşüncesini söyleyen ve yazan, adaletsizliğe ve ahmaklığa tahammül edemeyen, özgür ruhlu biriydi. KİRLİ MEHMET makalesinden de anlaşılacağı gibi muhabbetçi adamdı. Hoş sohbet, kibar, nazik ve nüktedan olmasının yanında en ufak falso görürse çok sivri dilli de olabilen biriydi. Arkadaşlarından fırçasını yemeyen kişi, belki de yoktur.

 

 

Galip İSEN’i de 2018 de kaybettik. KİSS GALİP ve KİRLİ MEHMET yokluğu hissedilen adamlardan oldular. Her ikisine de rahat bir uyku diliyorum hatıraları biz yaşadığımız sürece bizimle yaşıyor olacaklar.

 

 

Biyografi bilgileri için yardımını esirgemeyen kardeşi Lila M. İSEN’e fotoğraflar için de Ali ŞENGÜN’e teşekkür

ederim.

 

 

Saygılarımla. Ali DİZDAR

 

 

 

Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu