İÇME SUYU KUYULARI VE SU DEPOLARINDA TEHLİKE*
- EŞREF ATABEY
Jeoloji Yüksek Mühendisi/Tıbbi Jeoloji uzmanı/Yazar
İçme suyu kuyuları ve su depolarının kontrol ve denetimlerinin tam yapılmaması, bakımları ve temizliklerinin ihmal edilmesi nedenleriyle, özellikle kırsal kesimde yaşayanlarda içme suyundan kaynaklı çeşitli hastalıklara yakalanmalar olabilmekte, hatta ölüm vakalarının olduğu da bilinmektedir.
Bu vakalardan birisi 22.7.2022 tarihinde Bolu’nun Çaydurt Yuva köyünde su deposundaki kirlilikten kaynaklanmıştır. İçme suyundan etkilenen 123 kişiden birinin hayatını kaybettiği bilinmektedir.
Köye içme suyu sağlayan kuyunun, dere kenarında bulunduğu, köy şebeke suyu temiz değil diye içilmediği, su deposunda düzenli klorlama yapılmadığı, su kuyusunun içinde bulunan boruların 10 yıldan fazladır yenilenmediği ve hepsinin paslandığı, çevredeki bazı köylerin kanalizasyon sularının su kuyusuna 15 metre mesafedeki dereye karıştığı belirtilmiştir [1].
Yuva köyündeki vakada, içme suyundan etkilenen bazı hastaların tetkiklerinde kanlı ishalle ortaya çıkan, anemi ve akut böbrek yetmezliği ile seyreden Hemolitik Üremik Sendrom tanısı konulmuştur. Hayvanlardan, etlerden, çeşitli sebzelerden ve hatta sulardan insanlara geçebilen, ‘Enterohemorajik Escherichia coli’ ve “Shigella” iki bakteri türünün kanlı ishal ve kusmaya yol açabildiği uzmanlarca belirtilmiştir [2].
Diğer bir vaka 16.8.2022 tarihinde Erzurum’un Şenkaya ilçesine bağlı Yukarıbakraçlı Mahallesi’ndeki su deposundan evlere ulaşan suyu kullanan ve içen köylülerde de görülmüştür. İçme suyu deposuna sağlanan su, hayvanların da kullandığı dereden sağlandığı, su deposunun eski ve zemininin su tutmadığı, hastalığa yol açan bakterilerin, hayvanların otladığı yerden gelen sulardan insana bulaşabileceği belirtilmiştir [3]. Kırsal kesimde bu örnekleri çoğaltmak mümkündür.
Her iki olayda da, hastalıkların ve ölüm nedeninin, yıllardan bu yana temizliği yapılmayan su depoları malzemelerde üreyen mangan ve demir bakterilerinden mi, hayvanların da kullandığı dere suyundan kuyuya karışan bakteriden mi ya da başka bir kirleticiden mi, hastalık belirtilerinden kuşku duyulan ‘Enterohemorajik Escherichia coli’ ve “Shigella’’ bakteri etkisinden mi, bilinmemektedir.
Bazı vakalar bize gösteriyor ki, kırsal kesimdeki su depolarına su sağlayan kaynakların ve içme suyu kuyularının tam korunamadığı, depoların temiz tutulmadığı, bir takım hastalıklar için tehlike oluşturdukları, her türlü kirliliğe karşı önlem almada ihmallerin olduğu, kontrollerinin ve denetimlerinin tam yapılmadığı anlaşılmaktadır.
Su depoları
Kırsal kesimde, depolar ışık girmeyecek ve ısı geçirmeyecek şekilde yapılır; giriş ve çıkış boruları, vanaları, numune alma musluğu manevra odalarının içine konulur. Depo içerisindeki suyun sirkülasyonu dalgıç perdeler, ara bölmeler, giriş ve çıkış yerlerinin konumu ayarlanarak suyun az veya çok sürekli olarak yer değiştirmesi veya klorlamadan sonra suyun gereği kadar depoda bekletilmesi sağlanır. Depodan gelen fazla suyu boşaltmak için dolu savaklar, depoda maksimum su seviyesine ulaşması halinde akımı kesen seviye kontrol aygıtları konulur [4].
Su depolarının bakım ve temizliklerinin ihmal edildiği ve kaynağına bağlı birçok kirlilik sorunları yaşandığı bilinmektedir.
Trabzon’un 10 ilçesinde, 282 evsel su deposu kullanıcısıyla 2015 yılında yapılan araştırmada; su depolarına gelen suyun %95,7’si kaynak suyu olduğu, %96,8’i depolarını her gün kullandığı, depoların %82,6’sı toprak üstünde/bahçede bulunduğu, %84,8’inin içi sıvalı beton, %87,9’unun üstü kapalı olup, %62,1’inin havalandırma bacası olduğu ve depo sularının %18,1’i her zaman klorlandığı belirtilmiştir [5].
Suların içme ve kullanmaya uygunluğuna yönelik analizleriyle ilgili olarak; %41,1’i veriler toplanmadan önce herhangi bir zamanda analiz edilmiş, analiz edilenlerin %24,1’inde anormallik saptanmıştır. Kullanıcıların %46,4’ü analizlerde anormallik saptanmasına rağmen su deposunu kullanmaya devam etmiştir [5].
Depoların temizlenmesiyle ilgili olarak; katılımcıların %4,3’ü daha önce depolarının hiç temizlenmediğini, temizlenenlerin ise %76,7’si fırça/basınçlı su jeti ile temizlendiğini belirtmiştir. Su deposu kullananlardan %77,3’ü su depoları temizlenmediğinde bulaşıcı hastalıkların, %66,3’ü salgınların, %34,0’ı kronik hastalıkların meydan geleceğini ifade etmiştir. Ancak, %14,9’u su depolarının temizlenmemesinin hiçbir zararının olmadığı düşüncesindedir [5].
İçme suyu kuyuları
Kırsal kesimde içme suyu kuyuları genellikle vadi içlerinde, nehir ve dere kenarlarında, alüvyonlarda açılmıştır. Kuyular geçirimli ve gözenekli zeminde açıldığından, nehir ya da derelerdeki olası kirlilikten etkilenmektedir. Meralarda olanlar, çevresindeki hayvanların idrar ya da dışkılarından, kaynaklı bakteriyolojik kirlenme olabilmektedir. Alüvyonlarda, tarım alanlarında açılmış su kuyuları tarımsal alanlarda kullanılan gübrelerden, çöp ve kimyasal atıklardan, tarımsal ilaçlardan gelen, arsenik, kadmiyum, kurşun, mangan, krom, vanadyum, cıva, bakır, nikel gibi ağır metaller, nitrat ve nitrit kirliliği, radyoaktif kirlenme olabilmektedir. Kuyu sularına karışan yağış ve yüzey suları suyun rengi, tat ve kokusunu, pH derecesini, elektrik iletkenliğini kısaca suyun kalitesini bozmaktadır. Çevresi ağaçlardan ve otlardan temizlenmeyen kuyularda görülen yaygın kirlilik ise, ağaç köklerinin suyla temasında, suda nitrat derişimi artmasıdır.
Kirliliğe yol açmamak için içme suyu kuyularının yer seçiminde;
1-Akarsu ve kuru derelerin taşkın alanlarının dışında,
2-Heyelanlı görülen bölgelerin ve bataklıkların uzağında,
3-Ahır, mezarlık, fosseptik çukuru gibi yüzeysel kirlenme noktalarından en az 40-50 metre mesafede,
4-Deniz suyunun yer altı suyu içine girişini önleyecek kadar sahillerden içeride,
5-Daha önce açılmış kuyuların etki alanlarının dışında seçilmesine dikkat edilmesi gerekir [4].
Su depoları ve içme suyu kuyularında kirletici kaynakları ve sorunları
Su kirliliği; su kaynağının kimyasal, fiziksel, bakteriyolojik, radyoaktif ve ekolojik özelliklerinin olumsuz yönde değişmesi şeklinde gözlenen ve doğrudan veya dolaylı yoldan biyolojik kaynaklarda, insan sağlığında, su kalitesinde ve suyun diğer amaçlarla kullanılmasında engelleyici bozulmalar yaratacak madde veya enerji atıklarının boşaltılmasını ifade eder.
Su depoları ve içme suyu kuyularında kirletici kaynakları [6,7];
1-Su kaynağından: Nitrat, pestisit, endüstriyel çözücüler, koku ve tat, demir, mangan, patojenler, sertlik, alg toksinleri, radyoaktivite, arsenik, farmasötikler ve kişisel bakım ürünleri, endokrin bozucu bileşikler [6,7].
2-İçme suyu arıtma tesisinden: Alüminyum, renk, klor, koku ve tat, demir, trihalometanlar, patojenler, florür, nitrit, akrilamit.
3-Şebeke sisteminden: Sediman, renk, asbest, koku ve tat, demir, pahlar, patojenler, hayvanlar/biyofilm.
4-Tesisattan: Kurşun, bakır, çinko, koku ve tat, korozyon, patojenler, asbest lifleridir.
Sudaki mikroorganizmaların temizlenmesi
Sularda mevcut hastalık yapan patojen bakteri ile suya renk, koku ve tadını bozan organizmaların imha edilerek suyun güvenle içilebilmesi için yapılan işleme suların dezenfeksiyonu denir. Sulardaki patojen mikroorganizmaları öldürmek için fiziksel ve kimyasal yöntemler kullanılır. Fiziksel yöntemler; ısı ve ultraviole ışınlar, kimyasal yöntemler ise ozon, iyot, potasyum permanganat, klorlama, kireç kaymağıdır [6, 7].
Su depolarının temizlenmesi
Su depolarının düzenli olarak temizlenmesi ve dezenfekte edilmesi, güvenli içme ve kullanma suyu sağlanmasında en önemli basamaklardan birisidir. Depolarda zamanla suda çözünmeyen katı partiküller, algler ve mikroorganizmalar çoğalmaya başlayabilir. Suyun kaynağının temiz olması depo kirlenmesini ortadan kaldırmaz sadece geciktirir. Bu nedenle her depo mutlaka temizlenmeli ve dezenfekte edilmelidir [7, 8].
1000 tondan küçük depolar en az yılda bir kez,
1000 tondan büyük depolar ise mutlaka iki yılda bir temizlenmeli ve dezenfekte edilmelidir.
Depo kirliliğinin en temel göstergesi suyun bulanıklaşması ve bardağa konan sudaki rengin bir dakikalık bekleme sonrasında ortadan kaybolmamasıdır.
Ayrıca koku ve tat değişikliği de depo kirliliğini gösteren belirtilerdendir. Ancak bu tür değişiklikler olmasa bile periyodik temizlik yapılmalıdır.
Özellikle sonbahar yağışlarının yoğun olduğu Ekim-Kasım aylarında ve yükseklerdeki karların erimeye başladığı Nisan-Mayıs aylarında depolar temizlenmelidir.
Depo temizliği nasıl yapılmalı?
1- Dağıtım vanası ve temiz su giriş vanası kapatılır, depodaki bütün su tahliye vanasından dışarı boşaltılır.
2- Deponun dibindeki birikintileri (balçık, mıcır) uygun ekipmanla deponun dışına çıkartılır.
3- Deponun tüm yüzeyleri (taban ve tavan dahil) temiz bir fırça ile yıkanır.
4- Deponun tüm yüzeyleri klor solüsyonu (en az %10’luk) veya kireç kaymağı (kalsiyum hipoklorür) ile fırçalayarak yıkanır.
5- Tazyikli bir su ile durulanır. Su tahliye borusundan dışarı atılır. Bu aşamadan sonra artık depoya girilmez.
6- Depo doldurulur ve litrede 5 miligram olacak şekilde klorlanır. Dağıtım vanaları açılır; şebekeye su verilir; depodaki su seviyesi yarılanana kadar bu işleme devam edilir. Daha sonra dağıtım vanasını da kapatarak en az dört saat veya ideal olarak gece boyunca depo giriş ve çıkışını kapatarak, depo iç yüzeylerinde oksidasyon ve dezenfeksiyon işlemlerinin gerçekleşmesi sağlanır. Bu şekilde şebeke sisteminin dezenfeksiyonu da sağlanmış olur.
7- Tüm şebekenin ve muslukların kolayca kontrol edilebileceği birimlerde yukarıda sayılan işlem kolayca gerçekleştirilebilir. Ancak çok sayıda kişi tarafından kullanılan depolarda şebeke sisteminin ve tesisatın dezenfeksiyonu için zaman planlaması dikkatlice yapılmalıdır. Bu amaçla depo temizliğinden sonra 22:00 saatlerinde depo suyu yüksek doz klorla klorlanıp kişilerin normal olarak iki saat kadar kullanması sağlanır ve daha sonra dağıtım vanasını kapatmaya gerek kalmadan sabaha kadar yüksek dozda klor içeren su depoda kalır. Deponun kapasitesine ve kişilerin su kullanım özelliklerine göre saat ayarlaması en uygun şekilde yapılmalıdır [7, 8].
8- Depo gibi sabit su kaynaklarının klorlanmasında yaşanan sorunlardan birisi de suya ilave edilen klorun kısa sürede ve dengeli (homojen) biçimde dağılmamasıdır. Bu nedenle su dolaşım sistemi (sirkülasyon) bulunmayan depolarda klorlamadan önce depo yarıya kadar doldurulmalı ve ilave edilmesi planlanan klorun tamamı bu suya eklendikten sonra deponun kalan kısmı doldurulmalıdır.
9- Depodaki su; 4 saatin sonunda veya sabah erken saatlerde tahliye vanası aracılığı ile tamamen boşaltılarak temiz su dolması sağlanır ve dağıtım vanaları açılarak normal düzeyde (litrede 0,2-0,8 miligram) klorla klorlama işlemine devam edilir [7, 8].
Sonuç olarak, içme suyunun kaliteli, sağlıklı ve güvenilir şekilde son tüketiciye ulaşabilmesi için, su depoları ve içme suyu kuyularını besleyen su kaynakları kirleticilerinin doğru tespit edilmesi, tespit edilen kirletici miktarları göz önüne alınarak uygun arıtma yapılması ya da yerinde kontrolün sağlanması gibi tedbirlerin alınması gereklidir.
Su depoları ve içme suyu kuyularının temizlik ve kontrollerinin aksatılmadan yapılması; halk sağlığı bakımından, insanların hastalığa yakalanmamaları, su kirliliğinden kaynaklı ölümlerin olmaması için gereklidir.
*Temizmekan.com portalında yayımlanmıştır. Bağlantı linki: https://www.temizmekan.com/su-depolari-ve-icme-suyu-kuyularindaki-buyuk-tehlike/
Kaynaklar
[1] A. Aslan. https://www.gazeteduvar.com.tr/yuva-koyunde-tedirginlik-suruyor-korkudan-disari-cikamiyoruz-haber
[2] B. Ç. Göçümlü. https://www.aa.com.tr/tr/saglik/boluda-icme-suyundan-etkilenen-bazi-hastalarda-hus-ortaya-cikti/
[4] G. Çağatay ve Z. Çobanoğlu. 1994. Su kirliliği. T. C. Sağlık Bakanlığı Çevre sağlığı Temel kaynak dizisi-12. 112s. Ankara.
[5] Kolaylı, C. C, Topbaş, M. Yeşilbaş-Üçüncü Ş, Çan, G. Beyhun, N. E. Çankaya, S. Karakullukçu, S. Karabacak, V ve Saymaz, S. 2020. Kırsal alanda yaşayan halkın evsel su deposu kullanımları: Trabzon’dan bir çalışma. Türk. Hij. Den. Biyol. Derg, 77(2): 195-206.
[6] Gray, N.F. 2008. Drinking Water Quality-Problems and Solutions . (2nd edition). New York: Cambridge University Press (İçme suyu kalitesi, Çeviri: M. Işık, 2015, Nobel Akademik yayıncılık: 975).
[7] Atabey, E. 2018. Suyun Hikayesi. 615s. ISBN: 978-605-9331-87-6 Asi Kitap. İstanbul.
[8] THSK. 2014. Çok Paydaşlı Sağlık Sorumluluğunu Geliştirme Programı 2013-2023. Fiziksel Çevreni Geliştirilmesi. T. C. Sağlık Bakanlığı, Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Yayın No: 976. ISBN: 978-975-590-535-8. 1.baskı. Ankara