21 MART DÜNYA ORMANCILIK GÜNÜ: ‘’MADENCİLİK VE ORMAN KAYBI’’

21 MART DÜNYA ORMANCILIK GÜNÜ: ‘’MADENCİLİK VE ORMAN KAYBI’’
DR. EŞREF ATABEY
Jeoloji Yüksek Mühendisi / Tıbbi Jeoloji Uzmanı / Yazar
Her yıl 21 Mart günü tüm Dünyada ve Türkiye’de ormanların önemine yönelik farkındalığın artırılması amacıyla Dünya Ormancılık Günü olarak kutlanır (21 Mart 2024).
Ormanlar biyolojik açıdan en zengin ekosistemlerdir. Karalarda yaşayan bitki, hayvan ve böcek türlerinin yüzde 80’inden çoğuna ev sahipliği yaparlar. Biyoçeşitliliğin korunmasında, iklim değişiminin önlenmesinde ve temiz hava sağlanmasında ormanların çok önemli rolleri vardır. Dünyadaki karaların üçte biri ormanlarla kaplıdır. İnsanlar için de yaşamsal önem taşırlar.
Yaklaşık 1,5 milyar insan geçimini, barınmasını, yiyeceğini, yakıtını ve ilacını ormanlardan sağlar. Ağaçlar olmasaydı insan yaşamını sürdüremezdi çünkü hava solumak için uygun olmazdı. Hava zaten herkesi yok etmemişse, ormansızlaşmanın bir sonraki feci sonucu, toprak üzerindeki zararlı etkisidir.
Ağaçlar Dünyanın ciğerleri olarak bilinir. Oksijen üretirken, liflerinde karbondioksit depolayarak havayı temizler. Toprağı dengelemede ve hava sıcaklığını, nemi ve taşkınları azaltmada kilit rol oynarlar. Sera etkisini azaltarak iklim değişikliğine olumlu etki yapar. Bitkiler ve okyanus birlikte, her yıl insanlar tarafından yayılan 40 milyar ton karbondioksit kirliliğinin yaklaşık yarısına eşit miktarda karbondioksit emer.
Günümüzde çok uluslu şirketler eliyle başta altın madenciliği olmak üzere tüm Ülke sathına yayılan çevre gözetilmeden kontrolsüz ve denetimsiz bir şekilde yapılan madencilik faaliyetleriyle binlerce hektar alanda ormanlar yok edilmekte, kara yüzeyi adeta süpürülmekte, toprak ve bitki örtüsü kaldırılmakta, çıplak kalan alanlarda erozyon hızlanmakta, çölleşme olmakta, su kaynakları kurumakta ya da kirlenmekte, fauna ve flora zarar görmektedir.
Türkiye’de 2008-2022 arası genel maden ruhsatı sayısı işletmede olan 250.410 adet, arama ruhsatı 133.787 adet olmak üzere toplam 384.197 adettir. 2020 yılına göre Türkiye’de maden arama dahil ruhsat sahaları toplamı 7.709.205 hektar olarak açıklanmıştır. Bu kadar geniş bir alanda orman ve bitki örtüsünün yok edileceğini söyleyebiliriz.
ÇED sürecinde olanlarla, daha önce faaliyetleri devam edenler ve terk edilen ocakları düşündüğümüzde Türkiye genelinde madencilik faaliyeti sonucunda binlerce hektar alanın orman örtüsü ortadan kaldırılmıştır; kaldırılmaya da devam edilmektedir.
Buna bir de şehirleşme, turizm gibi çeşitli faaliyetler adı altında yerine yeni orman varlığı oluşturulamayacak alanlar eklendiğinde Ülkemiz ormanları giderek kaybedilmektedir.
ORMANLARIN KORUNMASIYLA İLGİLİ T.C. ANAYASA’SI MADDE 169 VE ANAYASA MAHKEMESİ KARARLARI
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 169. maddesinde; ormanların ülke yönünden önemi göz önüne alınarak, korunmaları ve yetiştirilmeleri için özel olarak ayrıntılı düzenlemelere gidilmiştir. Bu düzenlemeler 169. maddede de üç fıkrada ele alınmıştır:
1. fıkrasında; “Devletin ormanların korunması ve sahalarının genişletilmesi gerekli kanunları koyacağı ve tedbirleri alacağı, bütün ormanların kanuna göre, Devlet’e ait olduğu” hükmü konulmuştur.
2. fıkrasında; “Devlet ormanlarının mülkiyetinin devrolunamayacağı, Devlet ormanlarının kanuna göre, Devletçe yönetileceği ve işletileceği, bu ormanların zaman aşımı ile mülk edinilemeyeceği ve kamu yararı dışında faydalanmalara konu edilemeyeceği” hükmü konulmuştur.
3.fıkrasında;“ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme izin verilemeyeceği” hükmü vardır (D. Kantarcı, 2023)
Anayasa Mahkemesi’nin E. 2008/51, K.2011/46 (10.3.2011) kararında da «Kamu yararı» kavramı ve «Kamu yararı dışında belli bireylerin ya da grupların çıkarının gözetilmemesi konusuna yer verilmiştir.
1- Anayasa Mahkemesi’nin 2011/46 sayılı kararının 13. sayfasında; «Anayasa’nın 169. maddesinin birinci fıkrasında, ormanların korunması ve sahalarının genişletilmesi için gerekli yasaların çıkarılması görevi yasama organına verilmiştir.
2- Keza, maddenin üçüncü fıkrasında, ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme müsaade edilemez hükmü yer almaktadır. Buna karşılık, 169. maddenin ikinci fıkrasında, kamu yararının bulunması halinde Devlet ormanlarının irtifak hakkına konu olabileceği zarar vermemek koşuluyla belirtilmektedir (D. Kantarcı, 2023)
3- “Anayasa Mahkemesi’nin konuyla ilgili daha önceki kararlarında ise, Devlet ormanları üzerinde irtifak hakkı tesisine izin veren yasal düzenlemelerin anayasaya uygunluğunun incelenmesinde, yasanın konusunu oluşturan kamu hizmetinin kamu yararına olmasının tek başına yeterli olmadığı, ayrıca ormanlar üzerinde bu hizmetler için irtifak hakkı tesis edilmesinin söz konusu kamu hizmetlerinin ifası bağlamında zorunlu olup olmadığına da bakılması gerektiği sonucuna varılmıştır.”(Bu zorunluluk ilkesi çok önemlidir. Ama “Kamu yararına zorunluluktan” bahsediliyor. “Şirket yararına zorunluluk” söz konusu değil (D. Kantarcı, 2023)
Anayasa’nın 169. Maddesine ve Anayasa Mahkemesinin yukarıda sıralanan kararlarına rağmen aşağıdaki kararname yayınlanabilmiştir
Resmi Gazetenin 28.7.2021 tarihli, 31551 sayısında, 7334 sayılı ‘’Turizmi Teşvik Kanunu ve ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun’’ 7334/ Md.1 (d) Turizm Merkezleri: Kültür ve Turizm koruma ve gelişim bölgeleri dışında kalmakla birlikte, bu bölgelerin niteliklerini taşıyan, turizm hareketleri ve faaliyetleri açısından öncelikle geliştirilmesinde kamu yararı bulunan orman vasıflı olanlar dahil Hazine taşınmazları ile tescili mümkün olan Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerde yeri, mevkii ve sınırları Cumhurbaşkanı kararıyla tespit ve ilân edilen alanları
4- Anayasa Mahkemesi’nin 2011/46 sayılı kararının 14. sayfasında; «Anayasa’ya uygunluk denetiminde, yasa koyucunun kamu yararı anlayışının isabetli olup olmadığı değil, incelenen kuralın kamu yararı dışında belli bireylerin ya da grupların çıkarları gözetilerek yasalaştırılmış olup olmadığının incelenebileceği açıktır.» hükmü bulunmaktadır (Doğan Kantarcı, 2023)
Anayasa Mahkemesinin yukarıdaki kararları, turizm vd tesisler için verilecek izinler ve tahsisler ile ilgili olduğu kadar, orman alanlarında açılacak; açık ocak işletmeleri ve rüzgâr enerji santralları vb tesisler için geçerlidir (D. Kantarcı, 2023).
Ormanların korunmasıyla ilgili Anayasamızda yer alan hükümlere uyulduğunu söylemek pek mümkün görünmüyor. Son yıllarda ülke sathına yayılan çok uluslu şirketler eliyle işletilen, kontrolsüz ve denetimsiz bir şekilde çevre gözetilmeksizin yapılan başta madencilik faaliyetleriyle orman varlığı giderek azalmaktadır.
ORMANLARI YOK EDEN AÇIK OCAK MADEN İŞLETMELERİ
Ormanları yok eden açık ocak işletmeleri; çeşitli madenler, kömür ve taş ocakları ile çakıl-kum, kil ocaklarıdır.
Mermer ve taşocakları, madencilik faaliyetleriyle ağaçlar ve orman örtüsü yok edildiğinden, bu durumun yöre ikliminde bir takım değişikliğe yol açabileceği ve dolayısıyla iklim değişikliği nedenlerinden biri olduğunu söyleyebiliriz.
Dünya üzerindeki karbondioksit derişimi %70 kömür, gaz, petrol yakıtlarından, bir kısmı da orman kaybına yol açtığı için madencilik faaliyetlerinden kaynaklandığını belirtebiliriz. Atmosferdeki karbondioksit derişimi arttığı zaman havayolu ile gelişen hastalıklarda artmaktadır. Termik santrallar, sera gazlarının %20’sinden sorumludur. Her yıl atmosfere 16.000 km3 kömür yakılmasından karbondioksit boşaltılmaktadır. Karbondioksit yükselmesinin nedeni dörtte üç oranında fosil yakıtların kullanılması, dörtte bir oranında ise orman tahribidir.
Orman alanlarında açılan maden, taş ocağı ve mermer ocakları, yerel iklim ve mikro klimasında değişimlere yol açmakta, topraktaki canlıların yok olması, nemli ve verimli toprağın kaybı ile abiyotik minerallerin, faunanın etkilenmesi, toprak suyunun kaybıyla ağaçların büyümeleri olumsuz etkilenmektedir (D. Kantarcı, 2015). Dağlık ve tepelik arazideki ormanlar ve bitkiler su da üretirler. Yere düşen yağış, gözenekli orman toprağından sızarak ana kaya çatlak sistemine, oradan da kaynaklara, derelere ve yer altı suyuna ulaşır. Maden ve taş ocaklarıyla bu sistem zarar görür.
Orman ve orman toprağı; güneş enerjisinin, su, anyon ve katyonlar ile birleştirilip biyoenerjiye ve maddeye dönüştürüldüğü, mikroorganizmalar ile de maddenin ayrıştırılıp, enerjiye dönüştürüldüğü dinamik bir ekosistemler birliğidir. Asıl üretim ortamı orman toprağıdır. Ağaçlar kesilebilir. Ama toprak yok edilemez. Orman alanlarında aşırı ağaç kesimi de yapılamaz. Korumasız kalan orman toprağı yüzeysel akışa geçen yüksek yağış suları ile taşınır. Toprak derinliği azalır. Toprağın su tutma ve suyu sızdırıp, üretme kapasitesi azalır.
Şekil 1
ÇÖLLEŞME
Ormanların azalması toprak aşınmasının ana nedenidir. Ağaç kökleri suyu tutar ve bu şekilde bölgedeki su havzaları korunur. Ağaçlar olmazsa su da olmaz. Suyu tutan ormanlar kesildiği taktirde suyun depolanabileceği bir yer kalmaz. Yağmur yağmaya devam ettikçe de yüzeydeki fazlalıkları süpürür. Şehirlerde geçirgen toprakların yerini betonlar aldı. Çatılar, otoparklar, konutlar. Yağmur yağdığında su toprağa düşmezse, onun yerine sokağa ve kaldırımlara düşerse toprak nemlenemez ve ağaçlar yetişemez
ORMANIN ÖNEMİ
Ağaçların günlük hayatımıza ne kadar katkıda bulunduğunu gerçekten biliyor muyuz? Kesilen bir ağacın gücü nedir? Ne kadar karbondioksit emiyor ve oksijen üretiyor; hayatımıza etkisi oluyor?
Bir ağaç, gezegenimizdeki tüm canlılar için temel bir yaşam sağlama yeteneğine ve soluduğumuz havayı daha sağlıklı hale getiren karbondioksit gibi zararlı gazları giderme gücüne sahiptir.
Bir ağaç yaklaşık %5 yapraklar, %15 dallar, %60 gövde ve %20 köklerinden oluşur.
Fotosentez sürecinde yapraklar karbondioksit ve suyu çeker ve güneş enerjisini kullanarak, ağacı besleyen glikoza dönüştürür.
Ağaçlar, karbondioksit ve sudan glikoz yapmak için güneş ışığından enerji kullandıklarında oksijeni serbest bırakırlar. Büyük bir ağacın, 4 kişiye kadar bir günlük oksijen sağlayabileceği belirtilmektedir.
Ormansızlaşma, otlatma veya yangınlar, bitki örtüsünün ortadan kaybolmasını teşvik eder. İnsan eylemlerinden kaynaklanan bu çıplak ve kuru manzaralar, suyun yer altına doğal süzülmesine izin vermez.
Yer altı su sistemleri, akiferler kirliliğe karşı çok hassastır. Karstik akiferlerin yoğun bulunduğu Toroslar’da mermer ve taş ocaklarının açılması ormanları dolayısıyla tüm ekosistemi olumsuz etkileyen, yaşam için bir risk oluşturur.
GLİKOZ: Altı karbon, 12 hidrojen ve altı oksijen molekülünden oluşan (C₆H₁₂O₆) kimyasal bileşimiyle basit bir şeker olan GLİKOZ yaşam için en önemli karbonhidratlardan biridir. Hücreler onu bir enerji kaynağı ve metabolik reaksiyonlarda bir ara ürün olarak kullanırlar.
Glikoz fotosentezin ana ürünlerinden biridir ve hücresel solunum onunla başlar. Altı molekül karbondioksit ve 6 molekül su, güneş ışığı etkisiyle glikoza–besine dönüşür; 6 molekül oksijen açığa çıkar.
Glikoz yani besin; ağaç dallarına, gövdeye veya köklere ulaşır ve daha sonrasında selüloza, nişastaya ya da yağa dönüşür. Glikozun bitkide neye dönüşeceği, glikozun bitkinin neresine taşındığı bitkinin türüne göre değişir.
Ağaçların %49’u selüloz, ayçiçeğinin %49’u yağ, patatesin %16’sı nişasta, elmanın %11’i şeker içerir.
AĞAÇLARIN OKSİJEN ÜRETME MİKTARINI HESAPLAMA
Ağacın bir adet yaprağı 1 saat içerisinde ortalama 5 mililitre oksijen üretmektedir. Bir ağacın 1 saatte ne kadar oksijen üretebildiğini hesaplamak için, ağacın yaprak sayısını bilmek gerekir.
Bitkinin yaprak sayısı ile üretmiş olduğu oksijen miktarı çarpıldığında, bir ağacın 1 saat içinde üretilebileceği oksijen miktarını yaklaşık olarak hesaplamış oluruz.
Kırk kişinin 1 saatte havaya verdiği karbondioksit, iğne yapraklı bir ağaç türü olan yetişkin bir çam ağacı tarafından 1 saatte oksijene dönüştürülmektedir.
BİR AĞAÇ NE KADAR OKSİJEN ÜRETİR; NE KADAR KARBONDİOKSİT EMER?
Bir ağacın ürettiği oksijen miktarı, türü, yaşı, sağlığı ve çevresi gibi çeşitli faktörlere bağlıdır. Yazın kışa göre farklı miktarda oksijen üretir. Olgun yapraklı bir ağaç, bir mevsimde 10 kişinin bir yılda soluduğu kadar oksijen üretir.
Bir insan yılda yaklaşık 9,5 ton hava solur. Ancak oksijen bu havanın kütlece yalnızca %23’ünü oluşturur. Her nefesten oksijenin yalnızca üçte birinden biraz fazlasını alırız. Bu, yılda toplam yaklaşık 740 kilogram oksijene eşittir. Bu da kabaca 7 ya da 8 ağacın ürettiği oksijene karşılık gelmektedir.
Arbor Day Foundation’a göre, bir yıl içinde olgun bir ağaç atmosferden 48 kilogramdan fazla karbondioksiti emer ve karşılığında oksijen salar.
Bir dönüm ağaç yılda ortalama 42.000 km giden bir arabanın ürettiği karbondioksite eşdeğer miktarda karbondioksit tüketir. Aynı dönüm ağaç aynı zamanda 18 kişinin bir yıl boyunca nefes almasına yetecek kadar oksijen üretir.
Ortalama olarak, bir ağaç her yıl yaklaşık 118 kilogram oksijen üretir. İki olgun ağaç, 4 kişilik bir aile için yeterli oksijen sağlayabilir.
Olgun bir çınar ağacı yaklaşık 12 m boyunda, kökleri ve yaprakları dahil 2 ton ağırlığında olabilir. Her yıl %5 büyürse, 38 kilogramı karbon olmak üzere yaklaşık 100 kilogram odun üretir. Oksijen ve karbonun bağıl moleküler ağırlıklarını hesaba katarsak bu, yılda ağaç başına 100 kilogram oksijene eşittir.
Ağaçların hektar başına ortalama net yıllık oksijen üretimi (%100 ağaç örtüsü), yılda 19 kişinin oksijen tüketimini dengeler. Bu ağaç örtüsünün dönümü başına 8 kişi eder. Ancak gölgelik örtüsünün hektarı başına dokuz kişi arasında değişir.
Ağaçlar gündüz saatlerinde fotosentez yapar. Geceleri oksijeni kullanır ve karbondioksiti serbest bırakırlar.
Karbon emme kapasitesi değişebilse de, genel olarak bir ağacın yılda yaklaşık 167 kilogram karbondioksit veya 6 olgun ağaç için yılda 1 ton karbondioksit depolayabileceği kabul edilir.
DÜNYANIN TÜM OKSİJENİ AĞAÇLARDAN MI GELİR?
İnsanlar olarak bağımlı olduğumuz atmosferik oksijen, ağırlıklı olarak okyanustan gelir. National Geographic’e göre, atmosferdeki oksijenin yaklaşık %70’i deniz bitkilerinden ve bitki benzeri organizmalardan gelir. Okyanusta yaşayan bu bitkiler fotosentezin atık ürünü olarak moleküler oksijeni serbest bırakır.
Karbondioksit emen ve oksijen sağlayan farklı deniz yaşamı türleri arasında baskın sınıf fitoplanktondur. Fitoplankton, suda yaşayan mikroskobik fotosentez yapan organizmalardır.
Fitoplankton, siyanobakteriler, yeşil algler, diyatomalar ve dinoflagellatlar karbondioksiti emer ve oksijen üretirler.
Nefesten nefese ihtiyaç duyduğumuz oksijen, çoğunlukla büyük bir görünmez deniz canlıları ordusu tarafından sağlanır.
EN FAZLA KARBONDİOKSİT EMEN AĞAÇ TÜRLERİ
Bir ağacın tutabileceği karbondioksit miktarına karbon tutma denir. Bu karbondioksiti gövdelerinde, dallarında, yapraklarında ve köklerinde depolayarak hapsederler. Karbondioksit emilimi için en iyi ağaçların büyük gövdeleri ve yoğun odunları olacaktır.
Ülkemizde bulunan ve en verimli karbondioksit emici ağaçlar meşe, çam, servi, manolya ve çobanpüskülüdür.
Meşe ağaçları, geniş dallara ve yoğun ahşaba sahip olup, büyük oranda karbondioksit emer.
Çok fazla karbondioksit emen iğne yapraklı ağaçlardan çam cinsleri, Karaçam, Kızılçam, Ladin, Köknar, Sedir, Servi, Mazı, Ardıç Dünyadaki birçok ormanın bir parçasıdır.
At Kestanesi, Ceviz, Sığla Ağacı büyük miktarda karbondioksit emer.
EN FAZLA OKSİJEN ÜRETEN AĞAÇ TÜRLERİ
Dünyada 60.000’den fazla ağaç türü vardır. Her ağaç farklı miktarda oksijen yayar. Dünya’daki Kiri, Bambu, Peepal ağacı, Banyan, Neem, Hint Balyası ağaçları en çok oksijen üreten ve karbondioksit emen ağaç türlerindendir.
Türkiye’de yetişen ağaç türlerinden en çok oksijen üreten ağaçlar, geniş ve iğne yapraklı ağaçlar olmak üzere 2 gruba ayrılır.
GENİŞ YAPRAKLI AĞAÇLAR
Bir hektar geniş yapraklı orman yılda 16 ton oksijen üretmektedir. En çok karbondioksit emen ve oksijen üreten geniş yapraklı ağaçlar, Akçaağaç, Çınar, Dişbudak, Gürgen, Ihlamur, Kavak, Kayın, Kestane, Kızılağaç ve Okaliptustur.
İĞNE YAPRAKLI AĞAÇLAR
Bir hektar iğne yapraklı orman yılda 30 ton oksijen üretmektedir. İğne yapraklı en çok oksijen üreten ve karbondioksit emen ağaçlar Ardıç, Çam, Köknar, Ladin, Mazı, Sedir ve Servi ağacıdır.
Türkiye’de en çok karbondioksit emen ve oksijen üreten geniş yapraklı ağaçların Karadeniz kuşağında, iğne yapraklı ağaçların da Akdeniz kuşağı Toroslarda bulunduğu düşünülürse, bu bölgelerde yapılacak madencilik faaliyetleri, mermer ve taş ocaklarıyla sedir, köknar, çam, ardıç, ladin ormanlarının yok edilmesiyle, karbondioksitin artacağı, oksijen üretiminin de büyük oranda azalacağı, karbondioksiti emen ormanlar olmayınca yaşamımızı tehlikeye sokacak sera etkisinin artacağı anlamına gelmektedir.
MADENCİLİKTEN KAYNAKLI TOZLARININ AĞAÇLAR VE TOHUMLU BİTKİLERİN YAPRAKLARI İLE DÖLLENMELERİNE ETKİSİ
Kuru durumda yaprak yüzeyinde biriken tozlar;
1) Yaprak yüzeyinde biriken tozlar (toz veya kabuklaşmış toz) güneş ısınlarını geri yansıttıkları için fotosentez olayını (fiziksel olarak) geriletirler.
2) Gece nemi ile nemlenen toz, gündüz kuruyarak yaprak yüzeyinde kabuklaşır. Özellikle kül ve küldeki sönmemiş kireç tozu (CaO) gece hava nemi ve çiğ ile önce Ca(OH)₂ sonra da Ca(HCOз)₂‘a dönüşür. Bu kalsiyum bikarbonat gündüz hava ısındığında kuruyarak diğer toz ve kül taneciklerini de birbirine yapıştırır. Yüzeyi toz kabuğu ile kaplanmış olan yaprak yeterli güneş enerjisi alamaz, fotosentez ve solunum gücü azalır. Bu azalma bitkinin beslenme, meyve verme ve büyütme gücüne olumsuz etki yapar (D. Kantarcı, 2015).
3) Tozlar yaprak yüzeyindeki solunum gözeneklerinin (stoma) kapakçıklarının çevresine yerleşerek onların çalışmasını önlerler. Hava kuruduğunda (öğle vakti) kapanamayan kapakçıklardan terleme devam eder. Bitki yaprağı devamlı ve aşırı su kaybından (kuraklık etkisi) zarar görür veya kurur (şehir içi parklar, yol kenarları, orman kenarlarında daha belirgin görülür) (D. Kantarcı, 2015).
4- Kül ve ince tozlar dişi çiçeğin yumurtalık borusunun ağzına konar ve buradaki yapışkan sıvıyı kurutur. Çiçek tozları yumurtalığın ağzına yapışamaz ve yumurtalığa taşınamaz. Bu durumda ağaç çiçek açar. Ama döllenme gerçekleşemediği için meyve verimi azalır (D. Kantarcı, 2015).
Ağaçlar olmasaydı insan yaşamını sürdüremezdi çünkü hava solumak için uygun olmazdı. Hava zaten herkesi yok etmemişse, ormansızlaşmanın bir sonraki feci sonucu, toprak üzerindeki zararlı etkisidir. Gıda ve Tarım Örgütü’ne göre 2,5 milyar insan geçimini tarımdan sağlıyor. Ormansızlaşmada etkilenen sadece bu insanlar olmayacak. Toprak, genellikle ağaçlar tarafından filtrelenen tehlikeli kimyasallar ve kirleticilerle dolacaktı. Ayrıca, toprak erozyonu, toprağı korudukları için ağaçlar tarafından şu anda önlenmektedir. Bununla birlikte, toprak korumasız olacak ve toprak kalitesindeki ve üst toprak besin maddelerindeki azalmaya karşı savunmasız olacaktır. Toprak erozyonu daha yaygın hale gelecek ve sonunda tüm toprak ekilebilirliğini kaybedecektir; tarım düşecek; biz insanları aç bırakacak. Ağaçlar olmazsa yaşam biter.
Kaynaklar
Eşref Atabey. 2023. Madencilik ve Çevre. 196s. Sarmal Kitabevi. ISBN: 9786256885042. İstanbul.
Eşref Atabey. 2023. Ormansızlaşma ve İklim Değişikliği (https://www.temizmekan.com/ormansizlasma-ve-iklim-degisikligi/)
Eşref Atabey. 2021. İklimsel ve Biyolojik Tehlikeler. Doğa ve Antropojenik Tehlikeler-2, Sarmal Kitabevi. 231s. 1.Baskı, Mayıs 2021. İstanbul. ISBN 978-625-7647-41-0
Eşref Atabey. 2023. Madencilik Faaliyetlerinin İklime Etkisi (https://www.temizmekan.com/madencilik-faaliyetlerinin-iklime-etkisi/)
Ali Demirsoy ve Eşref Atabey. 2021. Denizlerin Evrimi. 164s. Sarmal Kitabevi. İstanbul
Ali Demirsoy. 2019. 2035 Sonun Başlangıcı. 179s. Asi Kitabevi. İstanbul.
M. Doğan Kantarcı, 2023. Yangından Beteri Var: Ormanların Ormancılık Dışı Kullanımına Tahsisi. Sarıyer Belediyesi ve Türkiye Ormancılar Derneği Cumhuriyetin 100.yıl Etkinliği.
https://www.sciencefocus.com/planet-earth/how-many-trees-does-it-take-to-produce-oxygen-for-one-person/
https://www.thoughtco.com/how-much-oxygen-does-one-tree-produce-606785
https://www.wtamu.edu/~cbaird/sq/2013/01/05/how-do-trees-give-earth-all-its-oxygen/
https://www.google.com/search?q=ingilizce+t%C3%BCrk%C3%A7e&oq=&aqs=chrome.1.35i39i362l7j46i39i362.170275638j0j15&sourceid=chrome&ie=UTF-8
https://savasuyar.com/en-cok-oksijen-ureten-agaclar/
https://www.hunker.com/12557632/what-trees-absorb-the-most-carbon-dioxide
https://www.news4jax.com/weather/2021/06/14/trees-that-fight-climate-change-best/
https://web.archive.org/web/20240000000000*/https://www.nature.com/scitable/blog/our-science/no_trees_no_humans/ (20 Mart 2024).
www.tüik.gov.tr
www.mapeg.gov.tr
www.mta.gov.tr