ÇEVRE - DOĞADR. EŞREF ATABEYFLAŞ HABER

RÜZGAR TÜRBİNLERİNİN BAL ARILARINA ETKİLERİ

 

Dr.EŞREF ATABEY

Jeoloji Yüksek Mühendisi / Tıbbi Jeoloji Uzmanı / Yazar

Rüzgar enerjisi; doğal ve tükenmez, fosil enerji kaynaklarındaki gibi çevre kirliliği yaratmayan, karbondioksit emisyonunu azaltan enerji kaynağı olarak görülmektedir. Geleneksel enerji güç kaynaklarının aksine rüzgar enerjisi; partiküller, metan, cıva, kükürt dioksit ve azot oksitler gibi kirleticiler içermez. Madencilik veya sondaj için yakıt gerektirmez. İşletme sırasında milyarlarca metreküp su tüketilmez ve minimum miktarda atık üretilir. Sürdürülebilir enerjiye yönelik dünya çapında talep arttıkça, her yıl binlerce rüzgar türbini kuruluyor. 

Rüzgar enerji santrallarinin olumlu yönü bulunduğu gibi, arazi kullanım alanı, gürültü, kuşlara ve yarasalara zararları, elektromanyetik alan etkisi, görüntü ve estetik etki, bal arıları üzerine olumsuz etkileri de vardır [1, 2].  

Bu yazımda, bal arılarına etkisinden bahsettim. Diğer etkilerden bundan sonraki yazılarımda bahsedeceğim. 

Bal arıları

Tozlaşmayı sağlamaya yardımcı olduklarından dolayı meyve ve tarımın devamı büyük ölçüde arılara ve böceklere bağlıdır. Bitkilerin yaklaşık yüzde 90’ı tozlayıcıların yardımına ihtiyaç duyar. Arılar en etkili tozlayıcılardır.

Bir işçi arı altı hafta yaşar; dolayısıyla önemsizdir; diye düşünülebilir. Ancak bir günlük ömrü de olsa o bir canlıdır ve tek seferde yaklaşık 100 çiçeği ziyaret ederek yarattığı değerin büyüklüğü tartışılamaz.

Bal arıları 500 gram bir bal kavanozunu doldurmak için yaklaşık 6 milyon çiçeği ziyaret ederek nektar toplar ve topladığı bu nektarı kovanda bala dönüştürürler. 500 gram bir bal kavanozunu tek bir arı üretmiş olsaydı 2000 günde bu kavanozu doldurabilecek kadar bal üretebilirdi. Bu süre yıl olarak yaklaşık 5,5 yıl yapar. Bal arılarının bir kavanoz balı üretmek için toplamda 40 bin km uçması gerekir [3].

Bal arısı saatte 24 kilometre hızla 9 kilometre kadar uzaklığa uçabilir. Eğer rüzgar esen her tepeye ve dağların sırtlarına RES kurulursa Dünyadaki bal arısı popülasyonunun neredeyse yok olmasından sorumlu RES’ler görülebilir. 

 

Rüzgar türbinleri

Rüzgar türbini genellikle kule, kanatlarrotordişli kutusujeneratör (alternatör), elektrik-elektronik elemanlardan oluşur. Kule uzunluğu 120 metre ve kanat uzunluğu 80 metreyi buluyor. Böylece, türbinlerin toplam uzunluğu 200 metreye ulaşıyor. Çoğu rüzgar türbini 2 veya 3 adet pervane kanadına sahiptir. Rotor tarafından dakikada 30-60 dönüş yapacak şekilde düşük hızların oluşturulmasını sağlar.

 

 

Rüzgar türbinlerinin bal arılarına ve arıcılığa zararı nasıl oluyor?

  • Dönen rüzgar kanatları böcekler ve arılar için ölümcül bir mekanizma durumundadır. Bu öldürücü etkinin yanı sıra türbin çevresinde oluşan türbülans ve basınç farkı da arıların kalıcı fiziksel hasar almalarına neden olmaktadır. Ek olarak türbin kanatlarından kaynaklı böcek ve arı ölümleri, parçalanmış böceklerin etrafa saçılmasına ve bununla beraber koku oluşumuna neden olarak diğer kanatlı hayvanları da çekecektir. Böylelikle bu durum artarak devam edecektir [4].
  • Ayrıca arılar; hava sıcaklığını, rüzgârın hızını ve gürültü düzeyini de yine antenlerinde bulunan alıcılar sayesinde algılar. Rüzgâr türbinleri kanatlarından oluşan; gürültü ve kaçak akımların sebep olduğu kaçak gerilim nedeniyle arıların yönlerini şaşırmaları ve kaybolmalarına neden olabilmektedir.
  • Rüzgar türbinleri kanatlarına ulaşan rüzgarın yarısından fazlasını hareket enerjisine dönüştürebilmektedir. Gerisi kalan rüzgar ise yüksek hız ile savrulmaktadır. Buna bağlı olarak yerdeki nemli havanın yukarıya çıkmasına neden olabilmekte ve çevredeki arı varlığına önemli zararlar verebilmektedir [4].
  • Marmara ve Ege Bölgeleri’nde kızılçam ormanlarında ağacın kabuğu altına girip öz suyunu emen çam pamuklu koşnili (Marchalina hellenica Genn.) emdiği şekerli özsuyunu beyaz köpük halinde (balsıra) dışkılamaktadır. Arılar bu balsıradan çam balı üretmektedirler. Türkiye bal üretiminde ve özellikle Muğla ili arıcıların geçiminde çam balı çok önemli bir gelir kaynağıdır. Kızılçam ormanlarının deniz etkisini alan yörelerinde balsıra oluşmaktadır. İklim değişikliği (Isınma ve kuraklaşma süreci) balsıra yapan kabuklu koşnilin daha yüksek araziye taşınmasına sebep olur [4].
  • Kızılçam ormanları içine kurulacak rüzgar enerji santrallarin; orman içi iklimi değiştirmesi ve balsıra yapan koşnilin verimliliğini azaltması veya yaşamasını engellemesi mümkündür. Böyle olumsuz etkileme ormanlara zarar vermek yanında, halkın geçim kaynağına da olumsuz etki yapması söz konusudur [4].
  • Böcek ve arı varlığı türbin performansına da etki etmektedir. Türbin kanatları üzerindeki böcek kalıntıları rüzgar türbini performansında azalmalara neden olabilmektedir. Böcek kalıntıları bıçakların yüzeyi boyunca toplandığında, bıçağın pürüzsüz yüzeyi pürüzlü hale gelir. Havayı döndürür ve güç çıkışını yüzde 50’ye kadar azaltır. Ayrıca türbinlerin göbeği yüksekliğinde rüzgar hızında bir azalmaya neden olur ve bir türbinden gelen türbülansın hava katmanlarını karıştırır. Türbinler, yağışta, sıcaklıkta ve buharlaşmada artış gibi rüzgar yönündeki değişikliklere neden olur [5]. Ek olarak temizlik sorununu da beraberinde getirmektedir.

Rüzgar türbinleri elektromanyetik alanları arıları etkiliyor

 

İklim değişikliğinin yanı sıra elektromanyetik alanların değişmesi ve farklılaşmasının arıları tehdit ettiğine dair birçok çalışmanın olduğunu belirten Sevgi Durna Daştan; “Etrafımızdaki elektromanyetik alanların değişmesi ve farklılaşması arıların kovanı ve besini bulma faaliyetlerini olumsuz etkilemektedir. Bal arılarının, kovan ve besinlerini bulmalarında onlara yol gösteren bir manyetik etkileşimin olduğuna yönelik çalışmalar vardır. Bu konuya yönelik oldukça ciddi çalışmalar “Journal of Experimental Biology” de ve “Prooceeding of the National Academy of Science” dergilerinde yayımlanmıştır. İsviçre, Amerika Birleşik Devletleri gibi farklı ülkelerde bal arıları üzerinde de elektromanyetik dalgaların etkisi çalışılmıştır. Daha ayrıntılı, daha uzun süreli çalışmaların yapılmasının gerekliliği ortaya konulmuştur.” diye belirtmektedir [6]

Yapılan çalışmalarda bal arılarının, karınlarında, demir partikülleri içeren çok küçük manyetik kristalleri taşıdıkları gösterilmiştir. Manyetik alanı algılamaları engellenen arıların, besin kaynağını veya kovanı bulamadıkları gözlenmiştir.  Arılar çiçekleri sadece renkleri ve kokusundan değil, aynı zamanda onların elektrik alanlarını da algılayabilmektedir. Çiçekler bu alanları kullanarak polen taşıyıcı böcekleri ve arıları kendilerine çekebilmektedirler.” [6].

Rüzgar türbinlerinin elektromanyetik alan etkisi, bal arılarının yönlerini ve besin kaynağını ya da kovanlarını bulamamalarına neden olabilecektir.

 

Rüzgar türbinlerinin bal arılarına etkileri üzerine bazı araştırmalar

Rüzgar enerji santrali-rüzgar türbinlerinin bal arıları ve arıcılık üzerine etkileri konusunda yapılmış uluslararası birçok araştırma vardır. Bunlar arasında rüzgar türbinlerinin bal arılarına olumsuz etkileri olduğuna ilişkin yayınlar olduğu gibi, hayır; rüzgar türbinlerinin bal arıları ve arıcılık üzerine olumsuz bir etkisinin olmadığına ilişkin görüşler de bulunmaktadır.Olumlu ya da olumsuz bazı görüşlerden aşağıda söz edilmiştir. 

Almanya’da rüzgar türbinleri nedeniyle, bal arıları ve yaban arıları, yusufçuklar ve diğer çevresel ve tarımsal açıdan yararlı 1200 ton böceğin yılda öldüğü belirtilmektedir [7]. 

ABD’de görülen kitlesel bal arısı ölümlerinin rüzgar santrallerinin en çok artış gösterdiği dönemde başlaması rüzgar santrallerini gündeme getirmiştir. Böyle bir bağlantı sadece bir varsayım olarak kalmış, söz konusu ölümler daha sonradan Koloni Çöküş Hastalığı ile ilişkilendirilmiştir. 

Diğer bir varsayım, rüzgar türbinleri kanatlarından oluşan; gürültü ve kaçak akımların sebep olduğu kaçak gerilim nedeniyle arıların yönlerini şaşırmaları ve kaybolmaları şeklindedir. Bu varsayım niteliğinde kalan bildirimlerde yeni teknolojiler ile yok edilebilmekte veya sınır değerlerin altına indirilebildiği belirtilmektedir [8].

Rüzgâr santralleri rüzgâr ırmakları üzerine ve yüksek yerlere kurulduğundan böyle yerlerin arı yaşam alanları olmadığı, dolayısıyla, arıların etkilenmeyeceği, türbinler arıların uçuş güzergahı üzerinde olsalar bile, arıların uçuş yükseklikleri türbin kanatlarına çarpacak yüksekliğin çok altında olduğu da iddia edilmektedir [8].

 ‘’Beeline to Fury: Güney Koreli çiftçiler rüzgar enerjisine savaş ilan etti’’ başlıklı makalede, arıcı Ahn Hyo-jong, 2017 yılında binlerce arıyı kaybettiğini, daha fazla kayıplara maruz kalma korkusuyla tüm arı kolonilerini başka bir alana taşıdığını belirterek, “Rüzgar türbinlerinin düşük frekansının doğrudan neden olduğuna inanıyorum” diye söz etmiştir. 

Mahalle sakinlerine göre gürültüden etkilenen sadece arılar değildi. Bölgede arılar olmayınca elma üretiminde de sert düşüşler yaşandığı, çiftliğe zararlı böcekleri avlayan ‘’yusufçuk’’ gibi diğer canlıların son üç yılda ortadan kaybolduğunu belirtmekteler ve  nedeni olarak rüzgar türbinlerine işaret etmektedirler [7].  

 

WH Kircher tarafından 1993 yılında hazırladığı ‘’Bal arılarında akustik iletişim başlıklı’’ bir raporda, yine 2013 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde rüzgar türbinlerinin bal arılarına etkileri üzerine yapılan bir araştırmada; havadaki seslerin ve titreşimlerin bal arısı iletişiminde önemli bir rol oynadığını, aynı zamanda bal arılarının deniz yaşamının kullandığı, sonar’a benzer şekilde gezinmek için ses titreşimlerini kullandığı ortaya çıktığı, doğrudan bal arılarının en çok kaybolduğu alanların çalışan rüzgar türbinlerinin bulunduğu alana karşılık geldiği, Kaliforniya’nın, bal arısı kayıpları açısından Kuzey Dakota’nın ardından ikinci ve rüzgar çiftliği operasyonlarında birinci sırada yer aldığı, Dünya ölçeğinde, bal arılarının kaybolduğu alanların, rüzgar çiftliklerinin işletilmesiyle ilişkili olduğu, bazı arıcıların gölgeleme, parlama, çarpma etkisiyle endişelerini dile getirdikleri, arıların etkiden ya şaşıracağından ya da rahatsız olacağından korktukları, diğer endişeler ise türbin kanatlarından gelen “gümleme sesi” ve “kaçak voltajın olduğu belirtilmiştir [9]. 

’Rüzgar çiftlikleri: Milyonlarca kuş, yarasa ve böcek için endüstriyel ölüm bölgeleri’’ adlı makalede; rüzgar türbinlerinin kuş, kartal, yarasa ve arıları ve böcekleri öldürdüğünden bahsedilmektedir [10].

Bir firmanın internet sayfasında ‘’Rüzgâr santrallerinin bal arıları, arı yaşamı ve arıcılık üzerine olumsuz etkilerinin olmadığı, tam tersine, bu santrallerin çevre kirliliğine ve sera gazı etkisine sebep olan klasik santrallerin olumsuz etkilerinin azaltılmasına olan katkıları nedeniyle dolaylı olarak çevreye ve arı yaşamına olumlu katkılarının olduğu söylenebilir’’ denilmektedir [8]

Durum gerçekten böyle midir? Bu görüşün dayanağını oluşturan bilimsel araştırmalar neler olduğunu da bilmemiz gerekiyor.

Amerika Birleşik Devletleri Wyoming Üniversitesi’nden birkaç yüksek lisans ve lisans öğrencisi ile çalışan Tronstad, rüzgar türbinlerinin yakındaki bitki ve böcek topluluklarını değiştirebileceği yolları 2017 yılında araştırmaya başladı. 

Grup, son iki yaz mevsiminde güney Wyoming’deki iki rüzgar çiftliğinin çevresinde böcek topladı. Başka bir öğrenci, rüzgar çiftliklerinin yakınındaki tozlaşma faaliyetleri hakkında temel bilgileri topladı. Tronstad, bitkiler veya böceklerle ilgili rüzgar çiftlikleri hakkında yayınlanmış başka bir çalışma bulamadığını belirtmektedir.

Rüzgar türbinleri yerde oldukça küçük bir alan kaplayarak altlarında çiftçilik ve otlatma işlemleri için yer bırakırken, büyük bir hava alanı kaplıyorlar. Tipik bir 1,5 megavatlık kule 64.6 m yüksekliğindedir ve 65.8 m kanatları 99.97 m yüksekliğe ulaşır. Bıçakların kendileri hareket ederken yaklaşık bir dönümlük alanda dönerler [6]

Bazı bilim insanları, böceklerin ya kanatların rengi, türbinlerin yaydığı ısı, geceleri yanıp sönen göbeklerin üzerindeki yanıp sönen ışıklar ya da sırtların üzerindeki konumları nedeniyle rüzgar çiftliklerine çekilebileceğini varsaydı [6]

Bitkilerin yaklaşık yüzde 90’ı tozlayıcıların yardımına ihtiyaç duyar. Arılar en etkili tozlayıcılardır. Tronstad ve öğrencileri, çalışma alanlarında, rüzgar çiftliklerinin yanı sıra rüzgar çiftliklerinin rüzgar üstü ve rüzgar altı konumlarındaki arı bolluğunu tahmin ettiler. Ayrıca sırtlarda, orta yamaçlarda ve vadilerde arı bolluğunu tahmin ettiler.

Yükseklik nemi, toprak tipini, rüzgarı ve bitki örtüsünü değiştirebilir. Arılar ayrıca çiçek bolluğuna, sıcaklığa ve suya olan mesafeye duyarlıdır. Orta kotlarda arıların en bol olduğunu buldular [6]

Tronstad, “Bir tepenin üstü ile dibi arasında değişen pek çok şey var,” dedi. Yapışkan tuzaklar ve süpürme ağları kullanarak diğer böcek yaşamı için numune alırken, çiftlik sahaları arasında daha fazla farklılık olmasına rağmen, rüzgara karşı bölgelerde ve çiftlik sahalarında benzer sayıda böcek buldular.

Thelen-Wade, rüzgar çiftliğinde ve ayrıca rüzgar altı ve rüzgar üstü bölgelerde bulunan dikenli armutları inceledi [6]

Bazı bitkileri kendi başlarına tozlaşmaları için bıraktı, bazı bitkileri tozlaşmayı önlemek için kumaşla kapladı ve diğerlerini elle tozlaştırdı. Elle tozlaşanlar mümkün olan en fazla poleni alırlar. Doğal olarak tozlanan bitkilerin tohumlarının sayısı ve ağırlığı, elle tozlananlara kıyasla farklı olsaydı, o zaman doğal tozlaşma sürecinin olabileceği kadar verimli olmadığını, polen sınırlaması olarak bilinen bir sonucu bilirdi.

Thelen-Wade rüzgara karşı bölgelerde potansiyel polen sınırlaması buldu. Ancak rüzgar yönünde polen sınırlaması yoktu. Tohum kütlesi her üç bölgede de benzerdi. Rüzgar çiftliğindeki torbalı bitkiler tozlayıcılara erişimi olmamasına rağmen tohum geliştirdi ki bu şaşırtıcı bir sonuçtu. Thelen-Wade, sonraki adımların verilerini rüzgar verileri ve arı bolluğu hakkındaki bilgilerle karşılaştırmak olabileceğini söyledi. Tronstad, araştırmanın şu ana kadar hazırlık aşamasında olduğunu, ancak önümüzdeki birkaç yıl içinde daha fazlasını öğrenmeyi beklediğini söyledi [6]

Polonya’da arıcı Dr. Dariusz Karwan, Szczecin’deki Batı Pomeranya Teknoloji Üniversitesi’ndeki doktora projesinin bir parçası olarak rüzgar tarlalarının arılara zarar vermediğini söylüyor. Bu, 20 arı kovanı ailesi üzerinde 2019 yılında yaptığı iki yıllık araştırmasının sonucudur [10].

Dr. Dariusz Karwan, “Rüzgar türbinlerinin yakınında bulunmanın arılar üzerinde herhangi bir olumsuz etkisi olduğunu kaydetmedim; bu, arı sağlığı, davranışı ve bal, balmumu ve propolis verimi için geçerlidir” diyor. Araştırması sırasında on bal arısı ailesinin (Apis mellifera carnica, Alfa hattı) rüzgar türbinlerinin yakınına ve diğer on ailenin rüzgar türbinlerinden 11 km uzağa yerleştirildiğini belirtiyor. Karwan, “Arılar üzerindeki herhangi bir olumsuz etki, şüphesiz, rüzgar çiftliğinin yakınındaki arı kolonilerinin davranışlarında veya sağlıklarında görülebilir” diye vurguluyor. “Ayrıca, iki yıllık araştırma boyunca, rüzgar çiftliğinin yakınında bulunan aileler tarafından daha fazla bal üretildi” diye ekliyor   [11].

 

 

Resim 5

Öneriler

Dünya’da yapılan bazı bilimsel çalışmalardan çıkardığımız sonuç, rüzgar türbinlerinin bal arıları ve uçan böcekler üzerine olumsuz etkilerinin de olduğu bir gerçeği ile karşı karşıyayız ve bunu göz ardı edemeyiz.

Bir yerde rüzgar santralı-türbinleri kurmanın şartı o ortamda teknik olarak gerekli rüzgarın hava akımının olması yeterli değildir. Çevre ve insan sağlığı öncelikli olarak, rüzgar türbinleri RES’lerin bal arıları ve diğer uçan böcekler üzerindeki etkileri iyi gözlenmeli, fizibilite çalışmaları tamamlandıktan ve bilimsel verilere dayanarak bu gibi alanlarda RES kurulabilir. 

Her ne kadar bazı araştırmalarda zararlı etkilerden söz edilse de, rüzgar türbinlerinin bal arıları ve arıcılık üzerine olumsuz etkileri konusunda araştırmaların henüz yeterli olmadığı ve bir sonuca varılamadığı görülmektedir. 

Dolayısıyla bu konuda Türkiye’de sağlıklı araştırma ve inceleme, fizibilite çalışmaları yapılmadan, rüzgar esen her tepeye ve dağların sırtlarına RES kurulursa, bal arısı popülasyonunun neredeyse yok olmasından sorumlu RES’ler görülebilir. 

Türbinler kurulmadan önce yöre halkı, faaliyetin tanımı ve önemi, bölgenin  seçilme nedenleri, çevresel açıdan alınacak önlemler konularda bilgilendirilmeli, görüş ve önerileri, halkın onayı yani sosyal onay alınmalıdır. Ayrıca ÇED raporunun hazırlanması sırasında söz konusu öneriler değerlendirilmelidir. 

RES yatırımlarının ekonomik olması yanında aynı zamanda ekolojik temelli olması gerekir. Rüzgarın estiği her yere santral yapılır diye bir şey olamaz. 

Doğal sit koruma, tarımsal alanlar, yerleşim bölgeleri, meralar, fauna ve flora bakımından önemli alanlara mesafeler yasal bilimsel sınırlamalarla korunmalıdır. 

Ruzgar enerji santrali kurulacak alanda ön değerlendirme yapılırken; arazinin kuşların göç yollarında, sit alanlarında ve milli parklarda olmamasına dikkat edilmelidir.

RES’ler kurulmadan ve tesis yapıldıktan sonra gözlemin en az iki yıl süreyle yapılmasının gerekliliği vurgulanmıştır.

‘’RES sahalarında Şalt sahasının türbin kümelerinden en az 1 km uzakta ve mümkünse daha düşük kotta olacak şekilde planlamak. 

Türbinlerin orman sınırına en az 200 m mesafede yer almasını sağlamak. 

Türbin yerleri kazıldığında türbine 200 m mesafede üzerinde sık ağaç yapısı olan bir tepe bulunmamasını sağlamak.

Türbin yapılarında gece daimi ışıklandırmadan kaçınmak. 

RES Alanları 10MW altında da ÇED sürecine tabi tutulmalı ve halkın bu sürece katılımı mutlaka sağlanmalıdır. 

Yereldeki insanların rızası olmadan yapılmamalıdır. 

RES sahaları arıcılık, tarım, zeytincilik ve koşnili kızılçam ormanları konusunda ciddi incelemelerden geçirilmelidir. 

  1. C. Tarım ve Orman Bakanlığı ile T. C. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı kuş ve yarasa populasyonuna etkileşim konusunda görüş bildirmelidir.

Yazı, 19.12.2022 tarihinde temizmekan internet portalında da yayımlanmış yazının yeniden düzenlenmiş halidir. https://www.temizmekan.com/ruzgar-turbinlerinin-bal-arilari-ve-ariciliga-etkisi/

Kaynaklar

[1] Eşref Atabey. 2022. Milas-Karpuzlu İlçeleri Beşbüyük Dağı Rüzgar Enerji Santrali – RES çevresel etkileri. (https://www.bodrumguncelhaber.com/milas-karpuzlu-ilceleri-besbuyuk-dagi-ruzgar-enerji-santrali-res-cevresel-etkileri/)

[2]Eşref Atabey. 2022. Kemaliye, Arapgir, Divriği, Arguvan İlçeleri Sarıçiçek Yaylasında planlanan rüzgar enerji santrali (https://www.temizmekan.com/kemaliye-arapgir-divrigi-arguvan-ilceleri-saricicek-yaylasinda-planlanan-resler/)

[3]https://www.egricayir.com/tr/blog-detay/bal-arilari-hakkinda-ilginc-bilgiler-ari-tarihi-kac-cicek-gezer-ne-kadar-bal-uretir

[4] M. Doğan Kantarcı. 2015. “Rüzgar Enerji Santrallarının (RES) ekolojik etkileri üzerine değerlendirmeler”, İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Toprak İlmi ve Ekoloji Anabilim dalı, 6. Ulusal Hava Kirliliği ve Kontrolü Sempozyumu, 7-9 Ekim 2015, İzmir s.563-564.

[5] Eve Newman ve Laramie Boomerang. 2017. New research examines wind turbines and insect communities https://www.wind-watch.org/news/2017/01/21/new-research-examines-wind-turbines-and-insect-communities/

[6]https://www.cumhuriyet.edu.tr/haber/9110-toplu-ari-olumlerinin-sebepleri-aydinlandi

[7] https://stopthesethings.com/2018/03/31/beeline-to-fury-korean-farmers-declare-war-on-wind-power-for-wrecking-communities-killing-bees

[8] Erman Kaya.2021. A’dan Z’ye rüzgar santrali. Rüzgar enerji santrallerinin çevresel etkileri (https://www.ruzgarenerjisi.com.tr/bolum-10-ruzgar-enerji-santrallerinin-cevresel-etkileri/)

[9] https://documents.dps.ny.gov/public/Common/ViewDoc.aspx?

[10] https://stopthesethings.com/2019/04/12/bugs-life-bees-other-flying-critters-being-wiped-out-by-wind-turbines

[11]https://scienceinpoland.pap.pl/en/news/news%2C77880%2Cstudy-wind-farms-do-not-harm-bees.html

Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu